TRT Çocuk Ebeveyn Akademisi
22.1K subscribers
Verified ChannelAbout TRT Çocuk Ebeveyn Akademisi
Çocuk ve Medya
Similar Channels
F.Ü - Öğrenci Topluluğu
Fernando ➡️ Chistes,humor y bromas
TOGÜ TURHAL MYO
Jij Daar! Gouda
BUSE DUYGU
Vacancy Update 🇿🇦
CCIJ-TECH SUNERGY ACADEMY
wooseok lovetaker, shafa
Halis Bayancuk Hoca
Adana İl Tarım ve Orman Müdürlüğü
Jobs Info Telugu
Taze Fırsat Mini: Az Harca, Çok Kazan! 🎉
Kuveyt Türk Portföy
Batman Burada
K~shop
Swipe to see more
Posts
Çocuğunuzun teknoloji ile ilişkisini yönetirken nasıl hissediyorsunuz?
*Ebeveynler, Çocuk ve Teknoloji İlişkisinin Neresinde?* Teknoloji artık hayatımızın doğal bir parçası. Çocuklarımız da bu dijital dünyada doğup büyüyorlar. “Ne kadar süre ekrana baksın?”, “Hangi içerikler uygun?” gibi sorularla zaman zaman hepimiz baş başa kalıyoruz. Bu noktada önemli olan yasaklar koymaktan çok, birlikte sınırlar belirlemek ve rehberlik edebilmek. Çünkü çocuklar, teknolojiyle kurdukları ilişkiyi büyük ölçüde bizden öğreniyor. Bu yolculukta birçok detay oldukça önemli bir yer tutuyor. Ekran süresi kadar, ekran başında neyle karşılaştıkları da önemli. Oyun oynarken, video izlerken ya da bir uygulamayı kullanırken yanlarında olmak, sadece güvenlik değil, iletişim açısından da kıymetli. Unutmayalım, teknolojiyi tamamen dışlamak değil, sağlıklı bir denge kurmak çocuklar için en güçlü koruma kalkanıdır.
Çocuğunuzun sınav sürecinde genelde nasıl davranıyorsunuz?
*Kendine Yetebilen Çocuklar Yetiştirin* Çocuklarımız için her şeyin en iyisini istiyoruz ve ona yardımcı olmak için elimizden geldiğince de yapıyoruz. Ayakkabısını biz bağlıyoruz, ödevine biz yardımcı oluyoruz, zorlandığında hemen yetişiyoruz. Hatta belki bunu sevgi gösterme biçimimiz olarak görüyoruz. Ama bazen sevgimizle birlikte fazla müdahale de ediyor olabiliriz. Oysa çocukların kendilerine güvenmeleri, hayatla baş edebilmeleri için küçük sorumlulukları deneyimlemeye ihtiyaçları var. Bir işi kendi başına başarmanın verdiği özgüven, dışarıdan gelen takviyelerden çok daha kalıcı. Elbette hatalar yapacaklar, yavaş ilerleyecekler belki ama biz onların yanında sabırla durdukça, “ben yapabilirim” inancı da içlerinde güçlenecek. Unutmayalım; kendine yetebilen çocuklar, güçlü ve mutlu bireylerin ilk adımıdır.
Çocuğumun bazı seslere, dokulara ya da hareketlere verdiği tepkilerle ilgili şöyle düşünüyorum:
*Çocuklar Soru Sorarak Öğrenir!* Çocuklar, dünyayı anlamak için sürekli soru sorar. Her “neden?” bir keşif arayışıdır ve bu onların öğrenme sürecinin en doğal parçasıdır. Bazen bu sorular, yorucu veya tekrarlayıcı gelebilir ancak her soru aslında çocuğunuzun dünyayı nasıl algıladığını ve yeni bilgilerle nasıl bağlantılar kurduğunu gösterir. Bu yüzden onları anlamak, sabırlı olmak ve cevap verirken onların meraklarını beslemek önemlidir. Çocukların sorularına verdiğimiz yanıtlar, sadece bilgi aktarmakla kalmaz, aynı zamanda onların düşünme becerilerini geliştirir. Bu süreç, onların mantıklı düşünmelerine, problem çözmelerine ve kendi düşünce yollarını oluşturabilmelerine yardımcı olur. Bazen sadece “bilmiyorum” demek de bir cevap olabilir. Aynı zamanda birlikte araştırmak, birlikte öğrenmek çocuğunuzla hem keyifli vakit geçirmenin yolu hem de iyi bir aktivite aracı olabilir.
*Çocuk Oyunu Deyip Geçmeyin!* Çocuklar için oyun, sadece vakit geçirmekten çok daha fazlasıdır. Oyun, onların dünyayı keşfetme ve duygusal olarak gelişme ve bir öğrenme fırsatıdır. Çocuklar oyun sırasında başkalarıyla iş birliği yapmayı, problem çözmeyi ve farklı rolleri keşfetmeyi öğrenirler. Bu süreç, onların yaratıcılıklarını, empati duygularını ve özgüvenlerini güçlendirir. Ebeveynler olarak, çocuklarımızın oyun anlarını değerli kılmak, onlara sadece eğlenme değil, aynı zamanda dünyayı anlama şansı tanımak demektir. Oyun saatleri, onların duygusal denge kurmalarına, hayal güçlerini geliştirmelerine ve çevreleriyle sağlıklı ilişkiler kurmalarına yardımcı olur. O yüzden oyun zamanlarını küçümsememek, onları sadece eğlencelik olarak görmek yerine, bir gelişim fırsatı olarak görmek önemlidir.
*Çocuğunuzu Sınava Nasıl Hazırlarsınız?* Sınavlar, çocuklarımızın hayatı boyunca kaçınılmaz karşılaşmalardır ancak bu süreç çoğu zaman stresli ve yorucu hale gelebilir. Büyük bir sınav ya da rutin sınavlar yaklaşırken çocuğunuzun üzerindeki baskıyı azaltmak ve güvenli bir ortam sağlamak önemli olabilir. Onlara sadece konu çalıştırmak değil, aynı zamanda dinlenmeye, eğlenmeye ve duygusal açıdan desteklenmeye de zaman tanımak gerekir. Unutmayın, çocuğunuzun başarıya ulaşabilmesi için sadece bilgi değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel denge de gereklidir. Sınav öncesi sağlıklı bir uyku, dengeli beslenme ve sık sık kısa molalar, verimli çalışmanın temel taşlarıdır. Onları düzenli çalışma alışkanlıkları kazandırmak için örnek olmak, güvenlerini artıracaktır. Sınavı sadece bir hedef olarak görmek yerine, süreç boyunca birlikte öğrenmek ve destek olmak, çocuğunuzun özgüvenini pekiştirebilir ve stresini hafifletebilir.
*Çocuklarda Duyu Bütünleme Bozukluğu* Bazı çocuklar yüksek seslerden hemen rahatsız olabilir, kıyafet etiketlerini tolere edemeyebilir ya da oyun parkındaki kalabalıkta kolayca huzursuzlaşabilir. Yemek yerken seçici olmaları her zaman “huysuzluk” ya da “naz” anlamına gelmeyebilir. Duyu bütünleme bozukluğu, çocuğun dış dünyadan gelen uyaranları beyin yoluyla anlamlandırmakta zorlandığı bir durumdur ve fark edilmesi zaman alabilir. Eğer çocuğunuzun bazı duyusal hassasiyetleri olduğunu düşünüyorsanız, ona anlayışla yaklaşmak ilk adım olabilir. Gözlemlemek, not almak ve gerekiyorsa bir uzmana danışmak; hem çocuğunuzun hem de sizin hayatınızı kolaylaştırabilir. Her çocuk dünyayı kendi filtresinden algılar ve bazen sadece o filtreye saygı duymak bile çok şey değiştirir.
*Değerler Eğitimi Nasıl Olmalı?* Çocuğumuza genelde “dürüst ol”, “paylaşımcı ol” gibi cümleler söylüyoruz… Öğütler ve nasihatler veriyoruz. Peki ya biz gün içinde kaç kere sıraya saygı gösteriyoruz, bir hatamızı kabul ediyoruz ya da biriyle empati kuruyoruz? Değerler eğitimi sadece kelimelerle değil, davranışlarla da şekillenir. Çocuklar, en çok gözlemleyerek öğrenir; evde gördükleri tutum, onların iç dünyasında derin izler bırakır. Bu yüzden değerleri öğretmeye çalışırken önce kendi günlük davranışlarımıza küçük bir ayna tutmak kıymetli olabilir. Kimi zaman “yanlış yaptım” demek, özür dilemek, teşekkür etmek bir çocuğa uzun uzun nasihat vermekten çok daha etkili olabilir. Çünkü değerler, sadece anlatıldığında değil; yaşandığında ve yaşatıldığında anlam kazanır.
