
İlim Kokusu
105 subscribers
About İlim Kokusu
"İlim, "bilinmeyen"e doğru açılan büyük bir pencere; "karanlık"ları delen bir aydınlık."
Similar Channels
Swipe to see more
Posts

...Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz. (Cum’a, 62/10)


Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Allah bu Kelime(Lâ İlâhe İllallah) ile kör gözleri, sağır kulakları ve kapalı gönülleri açar.” Kaynak: Buhârî, Büyü' 50, nr. 2125, Tefsîr 48/3, nr. 4838; Dârimî, Mukaddime 2, nr. 5-8; Ahmed ibni Hanbel, M üsned, II, 174).

> *Kur’ân-ı Kerîm’in i’câzının (mûcize oluşunun) Delili - 2* *Kur'ân İlim-İrfân Kaynağı* Kur’ân’ın mucize oluşunun delillerinden biri de genellikle Arapların, özellikle de peygamber olmadan önce Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin bilemediği ve ilgilenmediği çeşitli ilim ve irfanı ihtiva etmesidir. Kur’ân-ı Kerîm’in ihtiva ettiği bilgileri öteki milletlerin âlimleri bilmediği gibi, kitaplarında da onlardan söz edilmemiştir. İşte bu sebeple, Kur’ân-ı Kerîm’deki o engin bilgileri Peygamber aleyhisselâmın herhangi bir kitaptan aldığını hiç kimsenin söylemesi mümkün değildir. Bilgi ve üstün zekâlarıyla tanınan nice kimseler, Kur’ân-ı Kerîm’in öne sürdüğü deliller gibi delil getirmeyi çok istedilerse de bunu başaramadılar. "Biz bu kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” (En’âm 6/38.) “Doğrusu Biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misâli vermiş bulunuyoruz.” (Rûm 30/58.) "Biz sana her şeyi açıklamak, doğru yolu göstermek, rahmet kaynağı olmak, Müslümanlara da müjde vermek üzere bu kitabı indirdik.” (Nahl 16/89.)

وَاِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ ﴿36﴾ Bununla beraber şeytandan (gelen) bir vesvese seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın! Çünkü Semî‘ (her şeyi işiten), Alîm (hakkıyla bilen) ancak O’dur. (Fussilet, 41/36)

وَمَنْ اَحْسَنُ قَوْلاً مِمَّنْ دَعَٓا اِلَى اللّٰهِ وَعَمِلَ صَالِحاً وَقَالَ اِنَّن۪ي مِنَ الْمُسْلِم۪ينَ ﴿33﴾ Hem Allah’(ın yolun)a da‘vet eden ve sâlih amel işleyen ve: “Doğrusu ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır? (Fussilet, 41/33)

Ebû Mâlik el-Eş’arî’den (ra) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: * Temizlik, imanın yarısıdır. * "Elhamdülillâh" zikri amel terazisini doldurur. * "Sübhânallâhi vel-hamdülillâh" zikri ise yerle gök arasını doldurur. (Müslim, Tahâret, 1)


لَا يَأْت۪يهِ الْبَاطِلُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَلَا مِنْ خَلْفِه۪ۜ تَنْز۪يلٌ مِنْ حَك۪يمٍ حَم۪يدٍ ﴿42﴾ O’na (o Kur’ân’a) ne önünden, ne de arkasından bâtıl (yaklaşıp) gelemez. (O,) Hakîm (her işi hikmetli olan), Hamîd (hamd edilmeye çok lâyık olan Allah) tarafından indirilmedir. (Fussilet, 41/42)

اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِالذِّكْرِ لَمَّا جَٓاءَهُمْۚ وَاِنَّهُ لَكِتَابٌ عَز۪يزٌۙ ﴿41﴾ Doğrusu o kimseler ki, kendilerine geldiğinde Kur’ân’ı inkâr ettiler. Hâlbuki şüphesiz o, gerçekten çok yüce bir Kitab’dır. (Fussilet, 41/41)

اِنَّ الَّذ۪ينَ قَالُوا رَبُّنَا اللّٰهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَـتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلٰٓئِكَةُ اَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّت۪ي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ ﴿30﴾ Şüphesiz ki “Rabbimiz Allah’tır” deyip, sonra (ihlâs ile) dosdoğru olanların üzerine (ölüm ânında, kabirde ve haşir meydanında): “Korkmayın, üzülmeyin ve va‘d olunup durduğunuz Cennetle sevinin!” diye melekler iner." (Fussilet, 41/30) Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Fussilet Sûresinin bu âyetini okuduktan sonra şöyle buyurmuştur: “İnsanlar bunu hep söylediler. Ancak sonradan çoğu küfre düştü. Kim bu söz üzere ölürse, o kimse istikāmeti doğru olanlardandır.” (İbn-i Kesîr, c. 3, 262)

> *Kur’ân-ı Kerîm’in i’câzının (mûcize oluşunun) Delili - 1* Kur’ân'ı okuyan usanmaz, dinleyen bıkmaz. Ne kadar çok okunsa ilk defa okunuyormuş gibi haz verir. Tilâvet ettikçe insanın ona muhabbeti daha da artar; tazeliği ve parlaklığı hiç azalmaz. Kur’ân-ı Kerîm dışındaki sözler ne kadar güzel ve edebî bakımdan ne kadar mükemmel olursa olsun, tekrarlandığı zaman insan sıkılır ve usanır. Yüce Kitabımız ise tenhâda okunduğu zaman rûha lezzet, sıkıntılı zamanlarda okunduğunda gönle ferahlık verir. Diğer kitaplarda ise bu özellik yoktur. Onları yazanlar, kitaplarına ilgi uyandırabilmek için çeşitli nağme ve makamlarla okunma usûlleri icat etmişlerdir.