
Beyda Dergahı
February 1, 2025 at 12:19 PM
Hamd olsun Allah’a ki, kullarına tevbe kapısını açık bırakmış, rahmetiyle günahkârları kabul buyurmuştur. Salât-u selâm, ümmetine her daim tevbe ve istiğfarı nasihat eden Fahr-i Kâinat Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa'ya (s.a.v.) olsun.
İnsan hatasız değildir; ancak samimi bir tevbe, kulun mağfirete nâil olmasına vesiledir. Cenâb-ı Hak rahmet kapısını açık tutmuştur. Kur’an-ı Kerim’de buyrulduğu üzere:
_"Ey mü’minler! Topluca Allah’a tevbe edin ki kurtuluşa eresiniz." (Nûr Sûresi, 31)_
"Şüphesiz ki Allah, tevbe edenleri ve temizlenenleri sever." _(Bakara Sûresi, 222)_
Tevbe, büyük bir nimettir. Tevbenin gerekliliği şeriat, tarikat ve hakikat ilimleriyle sabittir. Öyle ki, Yüce Peygamber (s.a.v.) Ashâb-ı Kirâm topluluğu arasında yüksek sesle, _“Tevbe edin, tevbe edin! Ben her gün yetmiş kere tevbe ederim.”_ buyurmuştur.
Abdullah bin Ömer (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) mecliste yüz kere, _“Ey Rabbim! Beni bağışla, tevbemi kabul buyur. Tevbeleri kabul eden ve çok merhametli olan ancak sensin.”_ derdi.
Peygamber Efendimiz ayrıca şöyle buyurmuştur: _“Çok tevbe eden kimse Allah’ın sevgilisidir. Günahlarından tevbe eden kimse, hiç günah işlememiş gibidir.”_
Sahih olan bu hadislerin benzerleri pek çoktur.
Unutulmamalıdır ki, nasûh tevbe; kalben pişmanlık duymak, dil ile istiğfar etmek ve günaha dönmemeye kesin karar almaktır.
Cenab-ı Allah yüce Kitabında ve Peygamber efendimiz de (s.a.v.) birçok hadislerde bize tevbeyi emrettikten sonra, tevbenin vücubunu inkâr etmek açık bir küfürdür.
❤️
🙏
👍
😂
86