
Şeyh Sadık Ebu Abdullah El-Haşimi
February 13, 2025 at 05:33 PM
Önemli bir soru
Aklıma gelen sorulardan bir tanesi de üniversitelerin çirkinliği ve yapmış olduğu tahribatın enkazı gözler önünde olmasına rağmen neden bizim alimlerimiz ve davetçilerimiz onlara muvafık olup doğruluğu yönünde fetvalar veriyorlar?
Bununla beraber şaşılacak durumlardan bir tanesi de; bu sıkıntılı ve fitne zamanlarında birleşmiş milletlere katılmanın küfür olduğu hususunda verilen doğru fetvalardır. Oraya girecek olan kimse hangi sıfatla girerse girsin fark etmez gerek ilmi koruma adı altında olsun gerek insani yardım adı altında gerekse de başka bir bahaneyle bu cahili ve küfri meclislere girmenin küfür olduğu hususunda gelen doğru fetvaların çokluğu...
Ancak aynı zamanda bu fetvayı veren kimseye küfür kanunlarıyla yönetilen üniversitelere girmenin hükmü sorulduğunda hiç tereddüt etmeden girmenin caiz olduğu hususunda fetvalar vermeleri, bununla da kalmayıp fetva sorulan kimselerin bu tür mekanlarda öğretmenlik veya yöneticilik yaptığını dahi görürüz.
Bu fetvaları veren kimseler Birleşmiş Milletler ile üniversitelerin hüküm noktasında bir olduğunu bilmezler mi. Aralarındaki basit farksa birleşmiş milletler kendi küfri kanunlarıyla bütün dünyaya; üniversitelerse yine küfri kanunlarıyla kendi mıntıkasına hükmetmeleri, ortak noktaları ise iki müessesede tağuti kanunlarla teşride bulunmalarıdır.
Tağutlar bütün güçleriyle insanlara yalan söyleyerek onları cahillik ve bağnazlıktan kurtarma bahanesiyle bu tür müesseselere yönlendirmektedir. Onların asıl gayesi medeniyet ve kültür adı altında, din hususunda kendi görüş ve anlayışlarını rehber edinerek insanların nefislerinde Allah ve Rasulünün sevgisini düşürmektir. İş o kadar kötü bir raddeye geldi ki kimileri Allah'ın şeriatına ilavede bulunmak gerektiğini, kimileri selef-i sâlihini eleştirip onlarda adam bizlerde adamız' gibi safsataları dahi söylemeye cüret etmiştir.
Allah'ın (celle celaluhu) murâdı din hususundaki cehalet ile savaşıp dinine yapılan eleştirilere karşı durmaktır. Tağutun muradı ise ümmiliğe karşı savaşmak olup; iddia ettiği gibi insanlara okuma ve yazma öğretmek değildir. Sadece kitap ve sünnet mukabilinde insanlara kendi akıl ve görüşlerini öne çıkarmasını telkin eder. İşte bu tür tuzaklarla Müslümanları kandırıp günümüzde geldiğimiz bu acınası hal... Herkes din hakkında kendi istediğini söyleyip kendisinin güzel gördüğünü yapıyor. Kıstasların Kuran ve Sünnet olması gerekirken akıl ve heva olmuştur
Şunu bilememiz gerekir ki ümmilik onların iddia ettiği gibi kötü bir vasıf değildir. Bilakis Rasulullah'ın ashabında ümmilik olmasına rağmen Allah'ın şeriatına karşı tam bir teslimiyet ve boyun eğme vardı.
Allah (azze ve celle) şöyle buyurmaktadır:
هُوَ ٱلَّذِي بَعَثَ فِي ٱلۡأُمِّيِّـۧنَ رَسُولٗا مِّنۡهُمۡ يَتۡلُواْ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتِهِۦ وَيُزَكِّيهِمۡ وَيُعَلِّمُهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَإِن كَانُواْ مِن قَبۡلُ لَفِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
O, ümmîlere, içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir. Hâlbuki onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içinde idiler. Cuma/2
Tağutlar şunu iyi biliyor ki toplumlar Allah'ın şeriatıyla temizlenirse kendilerinin necaseti açığa çıkar. Bundan dolayı toplumdaki bütün örneklikleri çamura bulamak isterler. Allah (azze ve celle) şöyle buyurmaktadır:
وَمَا كَانَ جَوَابَ قَوۡمِهِۦٓ إِلَّآ أَن قَالُوٓاْ أَخۡرِجُوهُم مِّن قَرۡيَتِكُمۡۖ إِنَّهُمۡ أُنَاسٞ يَتَطَهَّرُونَ
“Kavminin cevabı ise sadece, “Çıkarın bunları memleketinizden! Güya onlar kendilerini fazla temiz tutan insanlar!..” demek oldu.” Araf/82
Evet! Onlar sürekli temiz olanları ve temiz kalmaya çalışanları kirletmeye çalışırlar. Ya kendileri gibi kirlenecekler ya da onların değerlerini toplum nazarında düşürecekler.
Allah (azze ve celle)nin şu kavlini iyice bir düşün. Muhakkak ki onlar kendilerini temiz tutan insanlardır! Subhanallah nasıl da temizlenmek bunların yanında bir cürüme dönüştü! Muhakkak ki okulların bu cürmü işlemede büyük bir payı vardır.
Bunları iyice düşünen bir kimse şunu yakinen görecektir ki bu fesat medreselerinin, laiklik ve demokrasiyi toplumda yayma hususunda çok büyük bir payı vardır. Bu okulların tek gayesi çocukları küçük yaştan itibaren Allah'ın dininden uzaklaştırıp, bu bâtılı onların gözünde hoş göstermektir. Onlar çocukların kalbinden iman nurunu alıp fıtratlarını bozmayı hedeflemektedirler. Ta ki şeytanın yoluna tabi olup bu yolu destekleyen ve arka çıkanlardan olsunlar. Onlar şer-i hakikatleri, dostluk ve düşmanlık akidesine sıkı sıkıya sarılmayı reddedip, sahabeyi kötülemenin iyi bir şey olduğunu zannederek iyi işler yaptıklarını iddia etmektedirler. Son olarak bu konuyla alakalı iki tane nakil paylaşmak istiyorum:
Birincisi, Müslümanların rabbani ve basiretli aliminden, diğeri ise tağutlara kul ve köle olan şeytan ulemasından…
-Abdurrahman Ed-Devseri (Allah ona rahmet etsin) der ki: Şayet firavun bu okulların işlevini bilseydi İsrailoğullarını katletmezdi.
-Cezayir darbesinde konuşan tağutun mücrim uşaklarından bir tanesi de Muhakkak ki okullar, ordumuzda insanları ameli anlamda yumuşatmak için tesis edilmiş bir tabur askere denktir.
Verilen bu örnekler akıl sahibi kimse için yeterde artar. Daha fazla örnek isteyen araştırabilir ancak vakıamız buna verilecek en güzel örnektir.
Ey Müslümanlar! Bu tağutları meşru gösterip küfrü insanlara normalleştiren bu okullara karşı çıkıp bu tür mekanlarda asla bulunmayın!
Şeyh Sadık Ebu Abdullah El Haşimi (İslam ve demokrasi)