
SER-LEVHA
June 2, 2025 at 09:17 PM
Bazen insan çok önemli bir nasihati, ‘hiç kimse uygulamayacak, kimse riâyet etmeyecek, duymayacak, kimseye etki etmeyecek’ ve sâir düşüncelerle paylaşmaktan vazgeçer. Hâlbuki o bir hatanın düzeltilmesi ya da bir hayrın yayılması husûsunda önemli bir öğüttür.
İşte Müslüman böyle hissettiğinde, yahut da bazılarının ona engel çıkıp ‘kimse dinlemez, boş ver, senin söyleminle düzelmez..’ diyerek onu vazgeçirmeye çalıştığını gördüğünde, çok iyi bildiği şu âyeti hatırlamalı:
«Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt, "îmân edenlere" fayda verir.» Zâriyât: 55
Senin söylemin, îmân edenlere, kalbi diri olanlara, Allah’a yönelenlere fayda verecektir. Mü’minler senin sözünden istifâde edecektir. Hiç kimse yoktur ki, Hakk’ın ve sahîh akîdenin mücâdelesini versin de, Allah onun sözleriyle kullarından tek birinin dahî olsa kalbini sarsmış, nefsini ıslâh etmiş olmasın. Çünkü Hakk sözün üzerinde bir nûr vardır, bir bereket vardır, onu kabul edip alan için sakladığı bir ‘rahmet’ vardır. İşte Allah, sâdık olanı, Hakk’ın bu fazîletlerinden mahrûm etmez.
Fakat bu nûr, bereket ve rahmetten mahrûm olanlar; Hakk’tan tamâmen yüz çevirenlerle birlikte, -müslimlerden olsa da- başkalarının ondan yüz çevirmiş hâlde kalmasına rızâ gösterenler ve müslümanlar arasında emri bi’l-ma’rûf ve nehyi ani’l-munker’in ihyâsından hoşlanmayan, nasihatleşmekten alıkoyanlardır.
Siyâset, bid’atler, cemaatler ve sâir meselelerde Sünnet’e ve nebevî menhece davet ettiğimde çevremde çok kimsenin bana ‘artık yeter’ tavrı takındığını görüyordum. Fakat Allah’a hamd olsun, aradan yıllar geçti ve ben bu davet sebebiyle hiç ummadığım insanların ve hattâ kimi zaman hiç tanımadığım insanların sahîh akîdeye yöneldiğini, hayatlarının olumlu yönde değiştiğini gördüm. Velev ki görmeyecek olsaydım bile, geçmişimde Allah’ın Dînini olduğu gibi beyân etmekten yine geri durmazdım.
Hikmetle ve güzel öğütle, hangi hususta olursa olsun, Allah’a davetten yüz çevirmeyin; yeryüzünde fesâd ve fahşâ, ancak Allah’ın hak Dîninin zihinlerde ölmesine, nefislerde yok olmasına müsaade etmemiz dolayısıyla yayıldı. Şeyh Abdulazîz et-Tarîfî’nin dediği gibi:
“İnsanlar tâbi olup uymasa bile, hakk’ın açıkça ortaya konulması gerekir. Öyle ki hakk, insanların zihinlerinde her dâim hazır bulunsun. Zira delillerin en tehlikelisi, şöyle diyen bir neslin gelmesidir: «Biz önceki atalarımızdan böyle bir şey işitmedik».”
Hakkı/hayrı yaymak konusunda nefislerinizin ya da bir başka beşerin size engel olmasına izin vermeyin. Bu ancak iblisin destek çıktığı bir yönlendirmedir. Rabbiniz ise şöyle buyurur:
«Sen öğüt ver. Rabbinin lütfuyla sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli.» Tûr: 29💫