
🏴Kurtuluş Gemisi El Mehdi 🏴
May 28, 2025 at 11:47 AM
Zuhur Asrı
Devamı
Birinci ve İkinci Aşama
Bu iki aşamayla ilgili rivayetlerdeki en net konu Irak halkının
zalim hükümdarlar tarafından büyük güçlük ve sıkıntı içeri-
sinde olacakları, bu zalim hükümdarlarla siyah bayraklıların
taraftarları (İranlılar) arasında ihtilafın olacağıdır.
Cabir b. Abdullah el-Ensarî, Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyur-
duğunu naklediyor:
"Öyle olacaktır ki Irak halkına bir ölçek tahıl veya bir dir-
hem bile ulaşmayacaktır." Dedim ki: "Kim tarafından?"
Buyurdu ki: "Acem tarafından, onlar engel olacaktır."(1)Yani İranlılarla yapacakları savaşta onlara gıda ve malî yardım
edilmeyecektir. Bu ise açlık, korku ve ekonomik krizin yaşan-
dığı ortamdır ki, Cabir Cu'fî'nin rivayetinde şöyle geçmektedir:
İmam Muhammed Bâkır'a (a.s), "Muhakkak sizi biraz korku,
açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden azaltma ile deneriz."(1)
ayeti hakkında sordum. Şöyle buyurdu:
Ey Cabir! Bu korku ve kıtlığın, özel ve genel olmak üze-
re iki yönü vardır: Özel kıtlık Kûfe şehrinde yaşanacak,
Allah bunu Ehlibeyt'in düşmanlarına özgü kılacak ve bu-
nunla onları helak edecektir. Genel olana gelince; Şam'da
yaşanacak kıtlık ve vahşettir ki, bunun gibisini asla hatır-
lamayacaklardır. Kıtlık ise, Kaim'in (a.s) kıyamı öncesi ve
vahşetle korkunun kıyamdan önce ortaya çıktığı zaman
gerçekleşecektir.(2)
Elbette olayın ekonomik kriz hâli alması ve zalim hükümetin
Irak'ta buna duçar olarak oldukça zor bir duruma düşmesi
dışında, kıtlığın Ehlibeyt düşmanlarına mahsus olmasının bir
delili yoktur. İmam Mehdi'nin (a.s) zuhurundan sonra Şam
diy arını korku ve vahşetin kaplamasıyla, zuhur öncesinde
aynı korku durumunun yaşanması arasında herhangi bir çe-
lişki bulunmamaktadır. Şimdi gelecek rivayet net bir şekilde
bu korku ve ıstırabın İmam Mehdi'nin (a.s) zuhurundan önce
Irak'ta oldukça fazla olacağını beyan etmektedir.
İmam Muhammed Bâkır'ın (a.s) şöyle buyurduğu nakledil-
miştir:
Kai m (İmam Mehdi) kıyam etmeden önce, insanlar gü-
nahlarından dolayı sıkıntı ve azap içerisinde olacaklardır. Bu sıkıntı, gökyüzünde beliren bir ateş vesilesiyle, gökyü-
zünü kaplayan kızıllığın belirmesiyle, Basra ve Bağdat'ta
yerin göçmesi, kanların dökülmesi, evlerin harabeye dö-
nüşmesi, bu bölge halkının helake uğraması ve Irak halkı-
nın huzurunu yok eden ıstırabın yaygınlaşmasıyla kendi-
sini gösterecektir.(1)
Elbette bu belirti ve alametlerin rivayette geldiği gibi art arda
ve peş peşe gerçekleşmesi gerekmez. Çünkü ıstırap, vahşet ve
yerin göçüp batması, semavî belalardan daha önce gerçekle-
şebilir. Ayrıca muhtemelen gökyüzünde beliren ateş ve kızıl-
lıktan kasıt da ateş patlamalarına benzer bir şey değil, ilahî ve
özel alametlerdir.
Emirü'l-Müminin İmam Ali'den (a.s) nakledilen rivayet ise,
Süfyanî'nin çıkışı ile İmam Mehdi'nin (a.s) zuhurundan önce
Irak'ta meydana gelecek bazı olayları beyan etmektedir. Enes
b. Malik'ten şöyle nakledilmiştir:
Emi rü'l-Müminin Ali b. Ebî Talip (a.s) Nehrevan Sava-
şı'ndan döndüğü sırada 'Berâsâ' denen yerde konakladı.
Burada bulunan bir manastırda Hubâb isminde bir rahip
yaşıyordu. O, ordunun gürültüsünü işitince kendi bulun-
duğu yerden Emirü'l-Müminin'in (a.s) askerlerine doğru
baktı ve bu görkemli sahneyi görünce şaşkınlıkla dışarı çı-
karak şöyle sordu: "Bu adam kimdir ve bu ordunun komu-
tanı kimdir?" Şöyle dediler: "O, Nehrevan Savaşı'ndan dö-
nen Emirü'l-Müminin'dir (a.s)." Hubâb çabucak kendisini
İmam Ali'ye (a.s) ulaştırdı ve huzurunda durarak şöyle
dedi: "Sana selam olsun ey Müminlerin gerçek önderi. Sen
gerçekten de Emirü'l-Müminin'sin." İmam Ali (a.s) şöyle
buyurdu: "Benim gerçekten Emirü'l-Müminin ve hak üze-
re olduğumu nasıl anladın?" Dedi ki: "Senin önderliğini ilmî şahsiyetler ve din âlimleri önceden haber vermişler-
dir." İmam Ali (a.s) buyurdu: "Ey Hubâb! Rahip dedi: "Benim ismimi nerden biliyorsunuz?' İmam buyurdu: "Senin
ismini habibim Peygamber (s.a.a) bana bildirdi." Tam bu
sırada Hubâb şöyle dedi: "Elinizi verin! Ben şahadet ede-
rim ki Allah'tan başka bir ilah yoktur, Muhammed (s.a.a)
onun elçisidir ve sen Ali b. Ebî Tâlib (a.s) onun vasisi ve
halefisin." Emirü'l-Müminin (a.s) nerede yaşadığını sordu.
Burada, kendi manastırında yaşadığını söyledi. İmam Bu-
yurdu: "Bugünden itibaren orada yaşamaya devam etme.
Bur ada bir mescit yap ve ona inşa edenin ismini ver.'
(Böylece orada bir mescit yapıldı ve ona inşa edenin ismi
'Burâsâ' denildi.) Sonra İmam Ali (a.s) şöyle buyurdu: 'Ey
Hubâb! Nerden su içiyorsun?' Dedi ki: 'Şu tarafta yer alan
Dic le'den.' Buyurdu ki: 'Niye bir kaynak suyu ve kuyu
kazmıyorsun?' Dedi ki: 'Ey Emirü'l-Müminin! Kazdığımız
kuyuların hepsinin suyu tuzlu ve acıydı.' İmam buyurdu
ki: 'Burada bir kuyu kaz.' Hubâb, sağlam bir taşa yetişene
kadar kuyuyu kazdı. Kimsenin gücü kazmaya yetmiyor-
du. İmam Ali (a.s) kuyuya girdi ve kendisi taşı yerinden
çık ardı. O taşın altından, baldan daha tatlı ve kaymak-
tan daha lezzetli bir su kaynamaya başladı. Sonra şöyle
buyurdu: 'Ey Hubâb! Bu kaynaktan su için ve bil ki, çok
yakında senin bu mescidinin etrafında bir şehir inşa edi-
lecektir. Orada zalimler çok, bela ve musibetler oldukça
fazla olacaktır. Öyle ki, her cuma gecesi (perşembeyi cu-
maya bağlayan gece) yetmiş bin iffet dışı amel işlenecektir.
Musibetler ve belalar onlara doğru gelince senin mescidi-
ne hücum edecek ve onu yıkacaklardır. O zaman sen onu
tekrar inşa et. Çünkü onu kâfirden başkası yıkmaz. Sonra
orada bir ev yap. İnsanlar böyle yapınca hacca gitmeleri
üç yıl yasaklanacak, çiftçilik ürünleri yanacak ve Allah
da onlara dağda oturanlardan birini musallat edecektir.
Devamı Yarın....
❁﷽❁ ••┈┈•❁﷽❁
https://t.me/KurtulusgemisielMehdi
https://whatsapp.com/channel/0029VamWm4yLSmbRBIZjm903
https://chat.whatsapp.com/DB98tvZAv4hGAF00WgdwZM