qroniqa
qroniqa
June 8, 2025 at 11:22 AM
Eğer Adalet Varsa Her şey herkese yetecek kadar var Çölün turuncu dili, Büyük İskender'in muazzam ordusunu yutmak üzereydi. Dünya imparatorluğu hayaliyle, Pers diyarlarını fethetme hırsıyla çıktıkları yol, susuzluk kılıcıyla onları biçiyordu. Umut, kavrulan kum taneleri gibi ellerinden kayıp giderken, bir haberci belirdi ufukta. Pers Kralı'nın mesajı, İskender'in önünde diz çöken bu adamın getirdiği miğferdeki bir avuç suyun yanında daha da ağırdı: "Efendim, hiç umut yok. Şanlı ordunuzun sonu, Pers kılıçlarından değil, kendi hırsınız ve bu amansız susuzluktan gelecek. Son damla su bu miğferde. Kurtuluşunuz, ancak sizin hikmetinizdedir, Kralım." Pers Kralı’nın tek bir kılıç savurmadan, İskenderin ordusunu yok etmek istediği ne büyük bir tuzaktı, susuzluğuyla aklının başından gittiğine inandığı İskende’in susuzluktan yanan yüreğine gönderdiği bir miğfer su… İskender, miğferde titreşen o paha biçilmez sıvıya, sonra da yüzleri çatlamış, dudakları kupkuru askerlerine baktı. Bir anlık sessizlik çöktü kumların üzerine. İskender’in hayali, inançları susluktan daha fazla kavuruyordu yüreğini ve O Büyük Kral, miğferi ters çevirdi. Berrak su, kavruk toprağa hızla karışırken, sesi çölü yarıp geçti: "Herkese yetecek kadar su yok!" Bu, sadece bir suyun dökülüşü değildi. Bu, bir dünya görüşünün, bir liderlik felsefesinin ta kendisinin kuma yazılışıydı. Adalet ve eşitlik, hükmedenin değil, hükmedilenin çölünde yeşerecek tek vahaydı. İskender, kendi susuzluğunu, tüm ordusunun kaderi karşısında hiçe saydı. "Ben içeyim, onlar ölsün" demedi. "Hepimiz aynı kaderi paylaşıyoruz" dedi. Bu fedakarlık, bu kolektif ruh, bu adalete olan sarsılmaz inanç, onları çölden çıkardı ve Pers ordularını yenilgiye uğrattı. Zaferin anahtarı, demir yumrukta değil, adil paylaşımın terazisindeydi. Tarih, bu dersi defalarca tekrarladı bize: Romana"nın altın çağı, adalet ve hukuk düzeni üzerinde yükseldi. Ancak zamanla genişleyen sınırlar, artan eşitsizlikler, yozlaşma ve keyfi yönetim, devasa imparatorluğu içten çürüttü. Adalet terazisi bozulunca, temeller çöktü ve Roma yıkıldı. Abbasi İhtişamı da böyle yok oldu. Bağdat'ın altın çağı, ilme, kültüre ve adalet anlayışına dayanıyordu. Ancak liyakatin yerini soy sopun alması, adaleti ve eşitliği yok eden haksız vergiler bu medeniyeti de kendi içinde eritti. Adaletten sapma, parçalanmayı ve düşman karşısında zafiyeti getirdi. Osmanlı'nın duraklama dönemleri ve çöküşü de bize aynı dersi verir: "Kanun-ı Kadim" (Eski Kanun) idealinin terk edilmesi, rüşvetin, iltimasın, torpilin yaygınlaşması, ekonomik ve sosyal adaletsizlikler, "Daire-i Adalet"in kırılmasına yol açtı. Adalet dairesi kırılınca, devlet düzeni de çözülmeye mahkum oldu. Bugün İslam coğrafyasının yaşadığı parçalanmışlık, iç çatışmalar, dış müdahalelere açık hale geliş ve itibar kaybının köklerinde de İskender'in o miğferdeki suyu dökmesi gerektiğini unutmak yatar. İslam'ın en temel, en vazgeçilmez emridir. Kur'an-ı Kerim'in sayfaları "Adl" (adalet) ve "Kıst" (hakkaniyet) emirleriyle doludur. Peygamberimiz (sav), "Kıyamet gününde insanların Allah'a en sevgili ve en yakın olanı, adil devlet başkanıdır" buyururken, bu ilkenin ehemmiyetine işaret eder. Çocuklar paramparça edilirken, gençlerimiz evlenebilme umudunu yitirmişken, karnımız tokken aç yatanların ülkesinde darmadağın oluşumuzun temel sebebi, İslam'ın özünde yatan adalet ve merhamet ilkelerinden uzaklaşmış olmamızdır. Tıpkı susuz çölde miğferdeki son suyu sadece kralın içmesine razı olan bir ordunun kaderi gibi... Bu mübarek Kurban Bayramı'nda, İskender'in miğferini ve döktüğü suyu hatırlayalım. Kurban, sadece bir hayvan kesmek değildir. Kurban, nefsimizin hırslarını, bencilliğini, adaletsizliğe meyyal tarafını "kurban etmek"tir. İbrahim (as)'in teslimiyetini, İsmail (as)'in sabrını hatırlamaktır. Tıpkı İskender gibi, "ben" değil, "biz" diyebilmektir. "Herkese yetecek kadar" değilse, "hiç kimseye" demenin erdemidir. Bayram, kardeşliğin, paylaşımın, merhametin ve en önemlisi adaletin bayramıdır. Komşusu açken tok yatanın, yetimin hakkını yiyenin, zulmün aracı olanın kurbanı, Hak katında kabul görmez. Gerçek kurtuluş, çölümüzden çıkış, ancak miğferdeki son suyu kendimize saklamak yerine, adalet terazisini herkese eşit tutarak dökmekle mümkündür. Adalet yoksa, ne bayramın neşesi kalır, ne devletin temeli, ne de ümmetin birliği. Adalet, sadece bir erdem değil, hayatta kalmanın ve zafere ulaşmanın yegâne yoludur. Bayramımız, bu şuura erişenlere kutlu olsun. Hasan talu
❤️ 😢 💯 6

Comments