
Furkan GÖNENÇ
June 15, 2025 at 07:49 PM
Dinmeyen Savaşçı
Her erkek, içinde sessiz bir mücahitle doğar.
Ama çoğu, o sesi büyürken kaybeder.
Dış dünyanın gürültüsü, içteki çağrıyı bastırır.
Sana ne yapman gerektiğini söylerler ama kim olduğunu söylemezler.
Ve bir sabah, aynaya bakarsın. İçindeki adamın gözleri yok olmuştur.
Orada bir boşluk görürsün; susmuş, unutturulmuş bir şahsiyet.
İşte o anda savaş başlar; dışarıda değil, içeride.
Çünkü en gerçek düşman, konforunla beslenen zaaftır.
Seni yavaşça uyuşturan alışkanlıklar, seni unutan bir hayata sürükler.
Ama hâlâ bir yerlerde, derinlerinde bir nefes bekliyordur.
Bir an gelir, kalbin sana fısıldar: Bu sen değilsin.
Ayağa kalk der, hatırla kim olduğunu.
Ve sen de bilirsin ki, dövüş başlamadıysa bile, meydan çoktan tanzim edilmiştir.
İçindeki savaşçı, gururla değil, sükûnetle yürür.
Kimseye kendini ispatlamaz; çünkü kendi gözünde izzet kazanmak yeterlidir.
Dizlerinin bağı çözülse de, ruhunun kemikleri çelik gibidir.
Düşmekten korkmaz; kalkmamaktan tiksinir.
Çünkü savaşçı olmak, yenilmez olmak değil, her seferinde yeniden başlamaktır.
Ağrıyı dost bellemiş, teri ödül saymıştır.
Gün doğmadan önce ter dökenler, ışığı en çok hak edenlerdir.
Gözyaşını siler ama unutmaz; çünkü acı mürşidtir.
Her yara bir hatırlatmadır: Hayattasın ve yürüyorsun.
İçindeki savaşçı, sevdiklerini korumak için kendi karanlığıyla savaşır.
Çünkü başkasını kurtarmadan önce, kendi prangalarını kırman gerekir.
Yalnız kalmayı seçer bazen; çünkü gürültüde iç ses duyulmaz.
Kendi yolunu çizer, kendi cehenneminden geçer.
Ve her sabah, tekrar ayağa kalkar: sessiz, net ve hazır.
Çünkü savaş dışarıda değil; savaş senin kim olmak istediğinde gizli.
Ve son kılıç şudur:
İçindeki mücahidi susturursan, bir ömrü susarak geçirirsin. Ama onu uyandırırsan, dünya sana selâm durur.
~ Gönenç