
Münebbihat
2.6K subscribers
About Münebbihat
Günlük Görevler YouTube Kanalımız: https://youtube.com/@munebbih1?si=5CDaIqBOvjFFTV49
Similar Channels
Swipe to see more
Posts

İbn Kesir rahimehullah der ki: الذي صرّح به كثيرون من العلماء أن قراءةَ القرآنِ من المصحفِ أفضلُ، لأنه يشتمل على التلاوةِ والنظرِ في المصحفِ، وهو عبادةٌ كما صرّح به غيرُ واحدٍ من السلفِ، وكرِهوا أنْ يمضيَ على الرجلِ يومٌ لا ينظرُ في مصحفهِ Birçok alimin açıkça ifade ettiğine göre, Kur'ân-ı Kerîm’i mushaf üzerinden okumak daha faziletlidir. Çünkü bu, hem tilaveti (okumayı) hem de mushafa bakmayı içerir. Mushafa bakmak da, Selef-i Sâlihîn’den birden çok kişinin açıkça ifade ettiği üzere, başlı başına bir ibadettir. Onlar, bir kimsenin mushafına bakmadan bir gün geçirmesini hoş karşılamazlardı.


İbn Kayyim (rahimehullah) şöyle der: “Sadık kul, kendisini daima noksan görür. Bu görüşü ona sağlayan şey ise, talep ettiği (hedeflediği) şeyin büyüklüğü, kendi nefsini küçük görmesi, kusurlarını bilmesi ve azığını (salih amellerini) az görmesidir. Kim Allah’ı tanır ve nefsini tanırsa, kendisini ancak eksiklik gözüyle görür.” Medâricü’s-Sâlikîn (2/293)

• Îmânın olgunluğu والعبد إذا سَلِم قلبه رقَّ طبعه، واستقام أمرُه، وأسرعت إلى الطاعة جوارحُه؛ فانساقت لإرادة الله حُبًا وخضوعًا، وذُلاً وانصياعًا.. حتى إذا أعطت أعطت لله، وإذا منعت منعت لله، وإذا أحبت أحبت لله، وإذا أبغضت أبغضت لله. قال ﷺ: "من أعطى لله ومنع لله، وأحب لله وأبغض لله؛ فقد استكمل إيمانه". د. عبدالله الشيخ Kulun kalbi selîm olduğunda; tabiatı nazik ve yumuşak, işleri istikâmet üzere dosdoğru olur. Azâları ibâdette acele davranır, öyle ki o azâlar sevgi ve teslimiyetle, tevâzu ve bağlılıkla Allah’ın irâdesine boyun eğer. Öyle ki o, verdiğinde Allah için verir, men ettiğinde Allah için men eder. Sevdiğinde Allah için sever, buğzettiğinde ise Allah için buğzeder. Rasûlullah ﷺ şöyle buyurmuştur: “Kim Allah için verir ve Allah için engel çıkarırsa, Allah için sever ve Allah için buğzederse, o kimsenin îmânı tamâma ermiştir.” Dr. Abdullah eş-Şeyh

Mücîb b. Musa el-İsbahanî’nin anlattığına göre: “Bir defasında Mekke yolunda Süfyan'ın arkadaşıydım. Hüngür hüngür ağlamaya başladığında kendisine: 'Ey Ebâ Abdillah! Bu ağlaman günahlarından dolayı mı?' deyince, bineğindeki eşyaların içinden bir çubuğu alıp yere attı ve dedi ki: 'Günahlarım bana (şu attığım çubuktan) daha hafif gelir. Lâkin ben tevhidin benden çekilip alınmasından korkuyorum.'” أخبار اصبهان، ١٩٢٣ “Tevhid, bu dünyada en değerli ve en kıymetli şeydir. Dünya servetine sahip olan kimseler, mallarının zayi olmasından ve yağmalanmasından korkarlar. Fakat tevhid ehlinin korkusu, tevhidlerine zarar gelmesindendir ki bu korku, çok daha büyüktür ve daha şiddetlidir. Nasıl ki dünya ehlinin korkusu, yağma ve talan olaylarının çoğaldığı zamanlarda artıyorsa, tevhid ehlinin korkusu da, fitnelerin, aldatıcı sebeplerin ve saptırıcı etkenlerin çoğaldığı dönemlerde daha da artar. Ve bu fitneler günümüzde oldukça fazladır.” فاللهم سلم سلم..

Şeyhu'l-İslam İbn Teymiyye Rahimehullah şöyle dedi: "Arif kimse, hiç kimse de hakkı olduğunu düşünmez, başkasına üstün olduğunu görmez ve bu nedenle ne kınar ne de bir talepte bulunur."


قال صالح الدمشقي لابنه: يا بني، إذا مرَّ بك يوم وليلة قد سلم فيهما دينك وجسمك ومالك وعيالك فأكثِر الشكر للَّه تعالى، فكم من مسلوب دينه، ومنزوع مُلكه، ومهتوك ستره، ومقصوم ظهره في ذلك اليوم وأنت في عافية. سير أعلام النبلاء ٢٢٢/٣ Sâlih Ed-Dimeşkî oğluna dedi ki: Ey Oğlum! Eğer dîninde, bedeninde, malında ve ailende selâmet içinde bir gün ve gece geçirirsen, Allah Teâlâ’ya çokça şükret. Çünkü sen o gün âfiyet içindeyken nice insanların dîni kendisinden çekildi, mülkü elinden alındı, gizlisi (ayıpları) açığa çıktı ve gücü kırıldı. Siyeru Alâmi’n Nubelâ 3/222

كيف بك إذا بقيت إلى زمان شاهدت فيه ناسا لا يفرقون بين الحق والباطل، ولا بين المؤمن والكافر، ولا بين الأمين والخائن، ولا بين الجاهل والعالم، ولا يعرفون معروفا، ولا ينكرون منكرا. الفضيل بن عياض | الإبانة ١٨٨ İnsanların hak ile bâtılı, mü’min ile kâfiri, güvenilir ile hâini, câhil ile âlimi birbirinden ayıramadığı, marûfu emretmediği ve münkeri de inkâr etmediği bir zamana kalırsan hâlin nice olur? Fudayl b. İyâd | el-İbâne 188

"Muhlis öyle kimsedir ki kalbinin Allah ile beraber olmasından dolayı insanların yüreğindeki tüm kıymetini kaybederse buna aldırış etmez." Şeyhu'l İslam İbn Teymiyye (rahimehullah), Güzel Ahlak, s.39.

Seleften bir zat, bir adamla karşılaştı. Adam ona katı davrandı ve eziyet etti. Bunun üzerine zat: 'Bekle, şimdi eve girip geleceğim' dedi. Eve girdi ve Allah'a secde etti, yakardı ve Rabb'ine tevbe edip yöneldi. Sonra yanına çıktı. Adam: 'Ne yaptın?' diye sorunca bu zat: 'Seni bana musallat etmesine sebep olan günah için Allah'a tevbe ettim.' dedi. İbnu'l Kayyim bu rivayeti aktardıktan sonra dedi ki: Kulun iyilerden ve kurtuluşa erenlerden olduğunun alameti fikir ve düşüncelerini, kendisi, günahları ve kusurları üzerinde yoğunlaştırması, bunlarla, bunların ıslahı ve Allah'a tevbe ile meşgul olmasıdır. Öyle ki bunlardan, başına gelen belayı düşünmeye vakti kalmaz. Bu durumda kendisi tevbe ve kusurlarını ıslahı üstlenince, Allah da kesinlikle ona yardım, koruma ve şerri ondan defetmeyi üstlenir. Bu durumda o ne mutlu bir kul, başına gelen ne bereketli bir musibet ve ondaki etkisi ne güzeldir! Ancak başarmak ve doğru yolu bulmak Allah'ın elindedir. O'nun verdiğini engelleyecek, engellediğini verecek hiçbir şey/güç yoktur. Buna herkes muvaffak kılınmaz. Kişinin bunda hiçbir bilgisi, iradesi ve kudreti yoktur. Her güç ve kuvvet Allah'ın elindedir.

İbn Kayyim (rahimehullah) şöyle demiştir: "Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah'a karşı takva ile güzel ahlakı bir araya getirmiştir. Çünkü takva, kul ile Rabbi arasını düzeltir. Güzel ahlak ise onun, mahlukatla olan ilişkisini düzeltir. Takva, kişinin Allah’ın sevgisini kazanmasını sağlar. Güzel ahlâk ise insanların o kişiyi sevmesine vesile olur.” el-Fevaid, s. 54