
Arifler Yolu
3.8K subscribers
About Arifler Yolu
Alimlerin yolunda yürü ki Alem de senin yolundan yürüsün. Şah-ı Nakşibend (k.s.a)
Similar Channels
Swipe to see more
Posts

“Hayat ailede başlar. İyiliklerle de kötülüklerle de evvela aile ortamında tanışılır. Yuvaya bu yüzden çok önem veriyor, aile müessesesini savunulması gereken bir kale mesabesinde görüyoruz.” Sultan Seyyid Muhammed Sâkî Elhüseyni (kuddise sırruhû) Aileyi Yaşat ki Ümmet Yaşasın s.22

Bir müridin hayatı mematı mürşididir. Mürşidin reyi ve rızası olmadan hiçbir kimseden müride fayda olamaz. Şeyhinin rızası ve emri olmayan bir hizmetten, bir virdden müride zerre miktarı bir hayır gelmez, Hiçbir kimseden de feyiz ve himmet ulaşamaz. Yunus Emre Hazretlerine Hızır aleyhisselam buyurmuş: - Yunus, senin şeyhinin feyzi benden gelir, öyle olduğu halde bana ikram ve itibar etmiyorsun! Yunus Hazretleri buyurmuş ki: - Benim feyzim bana şeyhimden gelir.. - Tarikatın aslı ve usulü böyledir

Tarikatların Üç Sıfatı Ve Tarikatlardaki İki Türlü Temizlik Dervişlik dedikleri hırka ile taç değil, Gönlün derviş eyleyen, hırkaya muhtaç değil. Süleyman Darani (Rahmetullâhi aleyh) şöyle diyor: “Benim zaman zaman içime birtakım nükteler, hikmetli gibi görünen sözler doğar. Ben bunları iki şahit olmadıkça kabul etmem. Biri Kur’ân, ikincisi sünnet.” Beyazıd-ı Bestami (ks)’den: “Bir adam görürsün havada uçar. Oluşmamış şeylerden haber verir. Onun durumunun Kur’ân ve sünnete uyup uymadığına bakılır. Kur’ân’a ve sünnete uyarsa, ibadet durumu gözden geçirilir. Ondan sonra karar verilir.” Tarikatların üç sıfatı vardır: 1- Bela ve musibetlere sabretmek. 2- Nimete şükretmek. 3- Kaza ve kadere rıza göstermek. Tarikatlarda iki türlü temizlik vardır: 1- İç Temizlik: Hırs, kin, düşmanlık, çekememezlik gibi kötü ve çirkin duygulardan uzaklaşmak. 2- Dış Temizlik: Beden, elbise ve oturup kalktığı yerin temizliği. Kaynak: Nübüvvet Ve Velâyet Deryâsından Nasihatler- 2

DUYURU! Seyyidlerle İlgili Talimatlar (Bu talimatlar kişiye mahsus değildir. Gelen şikayetler üzerine uygulanmaktadır.) 1. Seyyidler, sofiler gibi dergahlara gelecekler. 2. Öncelik veya öncülük yapmayacaklar. 3. Önde namaz kıldırmayacaklar. 4. Sofilerin işlerine karışmayacaklar. 5. Dergahların İşlerine müdahale etmeyecekler. 6. Sofileri rahatsız etmeyecekler. 7. Sofilerden hiçbir şey talep etmeyecekler. 8. Sorumluların işlerine karışmayacaklar. 9. Sofilerle ticareti, seyyidlik üzerinden yapmayacaklar. Seyyid Dr. Yakup Elhüseyni SERHENDİ VAKFI

Ayrılık..... Hasretlik.... Hz peygamber sav efendimiz, Hz sevban'ı 3- 4 günlük bir iş için bir şehre göreve gönderdi. Hz sevban 4.günün sonunda Medine'ye döndü ve Resulullah sav efendimizin hanesine ziyarete gitti. Sevban Ra ,4 gün önceki sevban değil,erimiş,zayıflamış çökmüş bir sevban. Hz peygamber sav efendimiz soruyor bu halin nedir hastalandın mı noldu sana ya sevban... Sevban Ra ayakta zor duruyordu kapıdan tutarak " HASRET !! YA RESULULLAH !!.. HASRET... Bu 4 günde düşündüm ki,eğer sen benden önce vefat edersen ben bu sensiz dünyada ne yapacağım,senden önce ölürsem kabirde berzahta nasıl rahat edeyim ki sen yoksun. İşte bu düşünce beni bu hale getirdi...

"Ey oğul; Nefsine hakim ol ki kibirlenmesin. Sen dava adamısın, dava değilsin! Davaya dönüşürsen helak olursun!" Sultan Şeyh Seyyid Muhammed Sâki Elhüseyni k.s

Şâh-ı Nakşibend Hazretleri, tasavvufta kalbi tasfiye ve nefsi tezkiye husûsunda dikkat ettiği incelikleri şöyle beyan buyurmuşlardır: “–Bizler mürîdi gerekli olduğu tarzda, yâni onun içinde bulunduğu hâle göre terbiye ederiz. Îcâbında cezbe, îcâbında sülûk yolunu tercih ederiz. Biliriz ki, sohbetimize gelenlerin bazılarının gönüllerinde muhabbet tohumu vardır, bazılarında yoktur veya dünyevî ve nefsânî alâkalardan dolayı çürümüştür. İşte bizim vazîfemiz, bu fânî alâkaları temizlemek ve gönle muhabbet tohumu ekmek, ekilmiş olanları da hakîkat zemzemiyle sulayıp yeşerterek mârifetullâh güneşiyle bir ihlâs fidanı hâline getirmektir. Zikir telkînine gelince, o, bir kimsenin eline çakmak taşı vermek gibidir. Bundan sonraki netice, yâni çakmak taşını çakıp da aşk çırasını tutuşturmak işi, mürîde kalmıştır.”

Molla Üzeyri dergahta nerdeyse duymayan yoktur.Şöyle anlatmıştı .''Muhammed Raşid hzlerinin ilk zamanlarıydı.kalbime gelen güzel bir hal neticesinde Her gün Sabah namazı öncesi elimde abdest ibriğiyle Seyda Hz lerinin kapısına gelirdim Seyda hz leride o suyla abdestini alırdı ..Bu halim aylarca sürdü .Aldığım feyzi muhabbeti anlatamam ..yine bir sabah ibrikle Hanei Saadetin kapısına vardığımda Seyda hz leri dışarı çıkmış nur yüzlü bir sofiyle hararetli konuşma yapıyordu.uzaktan bekledim Konuşmaları bitince sofi bana baktı sonra uzaklaştı.Seyda hzlerinin yanına vardım dedim ''kurban o sofi kimdi tanıyamadım .''.Mübarek tebessüm etti ''Hızırdı sofi ''dedi .Ben ne yapacağımı şaşırdım ibriği bıraktım hemen havşın dışına doğru arkasından koştum Ama hızır çoktaan gitmişti ..Aklıma ibrik geldi hemen geri koştum ama Seyda hz leride Çoktaan gitmişti ..İçimi derin bir üzüntü kapladı . ertesi gün sabah erkenden kalkamadım .sonraki günlerdede kalkamadım .hatta bazen sabah namazını dahi kaçırdığım oldu Kalbime gelen o halden eser yoktu vird çekerken dahi zorlanıyordum .öğle namazı çıkışı ''Kurban ben nasıl bir kusur ettim de bu hale düştüm ''diye halimi arzettim .''Seyda hz leri cellalliydi ''Molla biz size yetmiyor muyuzda birde Hızır ararsın '' dedi ve arkasına bakmadan gitti .Hayatım boyunca o pişmanlığı hep yaşadım.Çok şükür Sadat bizi hep sevdi ama hatalarımızın neleri kazanmaktan mahrum ettiğini hiç unutmadım .. Rabbim bizi sadıklardan eylesin Amin