Dr. Mehmet Sürmeli
Dr. Mehmet Sürmeli
February 14, 2025 at 11:54 AM
ALLAH TEÂLÂ Kur’an-ı Kerim’de, isim ve sıfatlarıyla tanıtılan rabbimizin has ismi “Allah” lafza-ı celal’i özel bir isimdir ve “Hak” olan ilaha delalet eder. “Esmay-ı hüsna” dediğimiz, Allah Teâlâ’nın en güzel isimlerinin hepsinin anlamını içerisinde bulundurur. Lisan bakımından, Lafza-ı celal’in birtakım özellikleri vardır. Varlığı zorunlu olan ve bütün övgülere layık bulunan zatın özel ve en kapsamlı adıdır. Müştak/türemiş veya camid/türememiş isim olduğu dilciler tarafından tartışılmıştır. Tercih edilen görüş; bu özel ismin herhangi bir kelimeden türetilmediğidir. Hiçbir isim onun yerini tutmaz. Bu nedenle Allah’a Kendi isimleriyle hitap ve dua etmek gerekir. Mekkî ayetlerde Rabbimiz Kendisini daha çok yaratmadaki eşsizliği ile tanıtırken Medenî ayetlerde emir ve hüküm alanındaki eşsizliği ile tanıtmıştır. Lafza-i Celal ile zikir yapanlar tüm esmanın anlamına vakıf olup hayatlarına bu isimlerden aldıkları anlamlarla mana vermeleri gerekir. Şayet “Allah” ism-i şerifiyle zikir yapanlar hayatlarında başta siyasal istikamet olmak üzere çok yönlü bir inkılap yaşamıyorlarsa bu isimden gerekli payı alamamışlardır. Bu ismin ikili ve çoğul hâli yoktur. “Allah” lafzı, bütün Kur’an-ı Kerim’de 2697 defa geçmektedir. İslâmi geleneğin sıralamasına göre, ilk kırk surede “Ulûhiyet”, “Allah” isminden daha çok muzaaf durumuyla “Rabb” ismi getirilerek ifade olunmuştur. Kur’an-ı Kerim’in tümünde ifade olunan “Allah” isminin, Mekkî ve Medenî surelere dağılış nispeti yaklaşık şöyledir: Mekkî surelerde %35-40, Medenî surelerde %60-65 oranındadır. Mekkî surelerde “Allah” isminin daha az kullanılmasındaki sebep; müşriklerin de Allah’ı(c.c.) var kabul etmelerine rağmen O’nu fonksiyonel olarak kabullenmemişlerdir. Müşrikler, Allah Teâlâ’yı, “Âlemi yarattıktan sonra “istirahate çekilen bir varlık, bir ilk muharrik” olarak kabul etmişlerdir. Bu düşüncelerinde daha çok Aristo felsefesi etkindi. Bu felsefe âtıl ilah anlayışıyla deizme de kapı aralamıştır veya fonksiyonel anlamda deizmin kendisidir. Bu açıdan Kur’an-ı Kerim, Mekkelilere Allah’ı(c.c.), işlevsel olarak tanıtan “Rab” ismiyle anlatmıştır. Kur’an, şirk anlayışındaki âtıl ilah anlayışı yerine faal Allah gerçeğini anlatmıştır. Bu anlayış tevhidin özüdür ve şirkin de karşıtıdır. Âlemdeki makro ve mikro olayların hepsine Allah Teâlâ hâkimdir. İlmi ve kudreti insan aklının almayacağı üzere mutlak büyük ve sonsuzdur. İnsan hayatı dâhil olmak üzere evrende hiçbir boşluk bırakmadan yasalarını koymuştur. Onun yasalarına karşı gelmek veya uygulamamak tam bir fesattır. Allah’ı(c.c.) ilah olarak kabul eden bir kimse iradesini mutlak anlamda O’na teslim eder ve hayatına vahiyle anlam verir. Müslüman olmak da zaten ilahi iradeye kayıtsız şartsız teslim olup hayatı Yüce Allah’ın isteklerine göre düzenlemektir. MEHMET SÜRMELİ
❤️ 👍 6

Comments