İsa Erdoğan
İsa Erdoğan
February 4, 2025 at 08:55 PM
*Vahabilerin Ali Haydar Efendi Hz'ne iftirasını Redd* Cüppeli hoca geçen yıllarda Türkiye'de dernek üstüne dernek açarak yayılmaya giden sefeli örgüt için _"bunlar silahlı örgüt kurdular büyük tehlike arz ediyorlar elimde çok bilgi var"_ şeklindeki ifadeleri üzerinde savcılık onu dinlemeye çağırmış ve sonuç itibariyle şikayete konu herhangi bir silah bir depo bir hazırlık tespit edilememiş ve soruşturma başlamadan bitmiştir. Bunun üzerine Türkiye vahabileri karşı atağa geçerek cüppelinin bu davranışını "jurnallemek" olarak tanımlamışlar ve bu bahaneyle Allah dostlarına, Meşayıh-ı kirama da küstahça dil uzatarak "Ali Haydar Efendi Hazretlerini güya İskilipli Atıf efendiyi mahkemede jurnallemekle" itham etmişlerdir ve delil olarak güya 1927 yılı mahkeme zabıtlarını göstermişlerdir. O zabıtları yıllar boyu okuduk herkes de okudu ama dost düşman hiç kimse oradan "jurnalleme" manası anlamamışken bu sefeli vahabiler olmayan zeka ve anlayışlarıyla oradan taze uyduruk bir "jurnal" hikâyesi uretebililmişlerdir.. Allah mustehaklarını versin *Bunun üzerine :* Evvela cüppeli hocanın o tür bir şikayetini biz de tasvip etmiyoruz. Şeriat ile hükmetmeyen bir mahkeme asla o tür konuların şikayet mercii değildir olamaz. Demek ki tasavvufta yurnallemek ahlakı asla ve kat'a yoktur. Hakiki tasavvufta jurnalleme marazı yok olmasına yok da.. bu sefelilerde anlayışsızlık, sefahet, haksız itham ve suçlama dibine kadar var besbelli. Haksız yere müminleri tekfir eden bir zihniyetten başkası da beklenmezdi. Keşke cüppeli sefelileri "silaha sarıldılar" şeklinde belirsiz mesnetsiz itham etmek yerine bu yönlerini nazara verseydi "müslümana kâfir diyorlar, bu onu katletmek gibidir" deseydi..! Cuppeliye kızıp cüppelinin babasına atasına ahlaksızca söven bu sefelilerin sonra kalkıp ahlâktan etikten dem vurması da az şeytanlık değil hani ! *Jurnallemek Vahabilik ve Tasavvuf* _"Jurnalleme bu tasavvufçuların neslinde de var aslında da"_ diyerek o alçak iftirayı savurduklarına göre şimdi jurnal nedir jurnallemek nasıldır bir değinmek gerekir. Jurnal aslında gazete demektir. Jurnallemek ise Türkçe dilinde ihbar etmek, muhbirlik/ispiyonculuk yapmak anlamına gelir. Şimdi ALİ Haydar Efendi Hz'nin konumu ve yaşadığı asır da göz önüne alınarak İskilipli Atıf efendiyi ihbar etmiş mi etmemiş mi tarihi bir nazarla konuya göz atalım Mevlana Ali Haydar Efendi Hazretleri Osmanlı imparatorluğu devrindeki konumu mevkii; o bir Dersiam, Üniversite hocası, Padişahların "Huzur Hocalığı" unvanlı devlet kadrolarında görevli üst düzey ilim adamı, Telif Hayetinde de başkan sıfatını haiz mühim bir zat. Şimdi Ali Haydar efendi hz bu konumu gereği sözü payitahtta bu denli muteber iken, 60 yaşına değin ne Atıf hocayı ne de bir diğer tarikat munkirini asla şikayet etmemiş iken, iddia edildiği gibi devlet gücüyle muhaliflerini bitirmek yoluna asla gitmemişken, buna dair ne resmi, gayri-resmi bir evrak, hatta bir dedikodu dahi mevcut değilken.. Sözünün asla dinlenmeyeceği ve Şeriata tarikata bütünüyle zıt ve düşman bir devirde laik mahkemede mi onu jurnalleyecek !? Bu apaçık onu tanımamak ve bilgisizce iftira etmektir *Mevlana Ali Haydar Efendi'nin* jurnallemek gibi tıyneti olsaydı herhalde bunu Tarikat-tasavvuf müridlik-şeyhlik cümle şahlar padişahlar vezirler paşalar nezdinde muteber ve muhterem oldugu o zamanda yapardı değil mi ! Koskoca Ali Haydar Efendi kendisiyle fikren zıt olan, Tarikatını tasavvufunu redd-i inkar eden bir münkiri -sefelilerin iftira ettiği gibi- susturmak, pusturmak isteseydi, onu ihbar etmek, güya jurnallemek isteseydi her halde bunu sözünün ziyade kabul göreceği o devirde yapardı ! Madem ki öyle bir şey yapmamış, şikayet aklından dahi geçmemiş demekki bu vahabi-sefeli tayfası yine çirkin bir iftira ve azim bir fitne içindedirler. Allah şerlerini boyunlarına dolasın. Amin *Aksine Mevlana Ali Haydar efendi Hazretleri* her zaman yaptığı gibi hakiki Müslümanlığın gereğini yerine getirmis ve Tarikatını inkar da etse Atıf hocayı müsamahayla karşılamış İslam uhuvveti cihetiyle onu kucaklamıştır. Atıf hocanın Onu görünce yakın akrabasını görmüş gibi sarılıp "şu kitaplarımı sat" diye rica etmesinden bellidir ki muhalifine bile İslam kardeşlik hukukunu esirgememiş ve hangi gün hangi saatte hangi vapurda olacağını ona bildirerek ricasını kırmamıştır. O kitabın içeriğinde belki kendi fikrine zıt ifadeler vardı, belki tarikatına mugayir görüşler vardı.. Bunların hiçbirini umursamadan ona yardımcı olmuş -sudan bahanelerle alimlerin idam edildiği o devirde- büyük risk alarak, cesaretle o kitapları satmaya yaymaya aracı olmuştur. Dvm edecek İnşallah
❤️ 8

Comments