
İsa Erdoğan
89 subscribers
About İsa Erdoğan
İlmi siyasi aktüel konuların Ehli Sünnet çizgisi ölçeğinde müderris isa Erdoğan tarafından değerlendirildiği pencere
Similar Channels
Swipe to see more
Posts

*Aya çıkmışlar mış!!* Bu imkan ve teknoloji ile aya fırlattıkları küçük hafif insansız araçları daha ay yüzeyine indiremiyorlar.. 70'lerde güya insan indirmişler sonra o insanlar oradan tekrar dünyaya gelmişler.. buna inanmamızı bekliyorlar. İnanan beyinsizler var mı var! Plan şöyle: önce uydu gibi bir araç ay yörüngesine oturacak sonra onun içinden daha küçük bir robot aya inmiş olacak ve orada kalacak geri dönüş diye bir olay yok. Bu robot aya atılınca düşüp parçalanıyor ve iletişim kopuyor

*Allah'a Şükür Oranı* "Afrika'da kurbanlarımızı sağ salim kestik emanetlerimizi ulaştırdık ben bunu rahatlığı içerisinde bir abdest aldım ve Şükür namazı kılayım dedim namazımı kıldım. O afrikalıların hocası olan kişi dedi ki "senin şu şekilde namaz kılman dağıttığın binlerce hisse etten daha önemli daha etkili bir tesir bırakmıştır" demiştir Abdurrahman Uzun *Afrika'da Allah'a şükür oranı* "Ben Afrika'ya gittiğimde şöyle bir durum oldu, Biz namaz kılıncaya kadar bize karşı hep mesafeli davrandılar ne zaman ki namaz kıldığımızı gördüler bize sarıldılar. Çünkü beyaz insanın namaz kıldığını hiç görmemişler. Beyazlar onlara göre Fransızlar.. Ben o vakit onlara sordum "sizde namaz kılma oranı kaç? Adam anlamadı bile.. Yani 100 kişide kaç kişi namaz kılıyor diye sordum? Yüüz.. dedi. Niye kılmasın ki diye ekledi. Yani namazsız Müslümanlığın da olabileceği şeklinde bir düşünce kafalarında bile yok. Namaza çok ehemmiyet veriyorlar." Tuğrul Selmanoğlu *Türkiye'de Durum* Bu ve benzeri insan manzaralarından anlaşıldı ki Allah'a şükür oranı elde edilen nimet oranıyla ters orantılı. Yani 'ne kadar nimet, o kadar şükür' olması gerikerken tam tersi olmuş. Nimet ne kadar çoğalırsa şükür o kadar azalıyor maalesef. İşte bu günlerde Türkiye'de namaz kılan, Allah'a hakiki manada şükredenlerin oranı o yüzden düşük. Türkiye şartlarından, vatanından, hayatından memnun ve müteşekkir olanların oranı bu yüzden düşük. "Kocasından memnun kadınlar" üzerine yapılan araştırma yapılıyor 'koca ne kadar iyi, evine eşine bağlı olursa kadının talepleri bir o kadar arttığı' görülüyor. Dolayısıyla kocası her ne kadar iyi olsa da, talepleri karşılanmayan kadın olarak şükür ve minnettarlıktan uzak kalmışlardır. Takva sahibi hanımefendiler müstesna.. İsa Erdoğan

*Özgürlükler Ülkesiymiş !!* On yıllarca böyle diyerek taptılar Amerika'ya.. Orayı göstererek sövdüler Türkiye'ye cennet vatana..! Şimdi ise köşe bucak yabancı arıyorlar. işte çalışan öğrencileri bile terörist gibi yakalayıp report ediyorlar.. Bir putun daha yüzüstü yıkıldığını bize gösteren Allah'a hamd olsun.. Allahu Ekber velillahil hamd. ```Tüm putlar yıkılacak Allah tektir tek kalacak```

*Allah'ın Takdiri (planı)* Bazen bir cinayet, bizce çok büyük bir hadise olur. Ona çok anlamlar yükleriz. merhum ve maktûl büyük bir zattır, onun katli basit olamaz, sıradan adi bir vaka olamaz.." o yüzden onca analizler yapılır, beyin fırtınaları estirilir.. Komplo teorileri havada uçuşur, kurguda stihbarat elemanları vardır yabancı ülke ajanları vardır "hedef büyük bir imparatorluğa diz çöktürmektir vs vs" ve aslında olay gayet basittir sıradan bir işçi ona kızmış kinlenmiştir ve namaz safında zehirli hançeri sırtına saplamıştır.. bu kadar. İşte böyle.. Bazen derin komplike karmaşık sandığımız hadisat gayet basit, bazen de basit sıradan gördüğümüz vukuat aslında derin ve sinsi hesapların ateşlenmiş fitilidir. Her durumda işleyen Allah'ın planıdır. Böylesi önemli ve büyük vukuat sonrasında yapılan analiz ve yorumlarda büyütülen mihraklar hiç bir zaman çıkıp "hayır biz yapmadık Bizim de haberimiz yoktu" demezler. Çünkü büyük görünmek işlerine gelir Dvm..

İki Baba; Ebeveyn 'Ebeveyn' arapçadır ve kişinin anne ve babasını birlikte ifade eder. Aslında ebeveyn Ebi'nin ikil formu, yani iki baba demektir. Burada anneye de 'baba' denilerek 'tağlib' sanatı yapılmıştır. Tağlib: Arapçada erkek ve dişi (ler) tek kelimeyle ifade edildiğinde erlik dişiliğe galip gelerek, ifade erilden gelir. İçinde hem kadın hem erkek olan topluluğa Hum هم edildiği gibi. Ve erkeği kadınıyla umum müminlere hitap ederken Allah'ın يا أيها الذين آمنوا buyurduğu gibi. Aslında insanın iki tane babası vardır, öz babası ve kaim babası. Bu açıdan bakıldığında bu ifade (bağlamı dışında da olsa) tam doğrudur Ayrıca müminler, biri cismani diğeri manevi olarak zaten iki babası vardır. *"Onun hanımları sizin annelerinizdir"* Eşi annem olan zat benim babam olur" der tefsir alimleri. Ne mutlu o muazzam ailenin her bir ferdine. Sonra Rasulullah efendimizin irtihali dar-i beqâ edişiyle ümmet bir nevi yetim kalınca Salih kullar ümmete abilik/babalık etmeye durmuşlardır. Buradaki babalık niyabetendir, yani aslında 'Efendi babam' dediğimiz şeyhimiz de gerçekte kaim babamızdır, Rasulullah'ın makamında kaim olarak. Sallallahu aleyhi ve selleme ve Kaddesallahu esrarahum *Baba Papa ve Papaz* Din adamı, inananların manevi babası olduğu olgusu Hıristiyanlıkta daha baskın bir durumdur. Teslis -hâşâ- (Baba-oğul-ruh) inancının bunda etkisi olabilir. O yüzden mahalle mabedinde ibadetlere liderlik eden din adamına İslam'da imam (önder) denirken hıristiyanlıkta doğrudan baba/peder denmiştir. Baba Fransızca telaffuzda sertçe söylenir papa olur. Osmanlı ecdadımız Allah rahmet eylesin ucuna Zz ekleyerek buna papaz demişler ve babalığın yakınlığını sevecenliğini papazdan uzaklaştırmayı dilemişlerdir. İsa Er Doğan

*BİZ NAMAZLARI NEDEN CEM ETMİYORUZ* Bir video dolaşıyor internette Türkçe konuşan bir şii/Caferi/alevi eline bizim Sahih-i Müslim hadis kitabını almış _"neden biz (aleviler) namazları cem ediyoruz"_ adında bir video çekmiş. Kitapta geçen İbn Abbas hadisini göstererek _"işte bakın namazların cem edilebileceğine dair delil sizin kitaplarınızda da var Rasulullah aleyhisselam dahi cem ederek kılmış"_ türünden bir şeyler söylüyor. O Şiî aleviyi medyada gören cahillermiz önce bir sarsılıyor.. Sonra hocalara koşuyor "hocam nolur cevap verin nolur açıklama yapın biz çok fena afalladık!!" Madem imanın ilmin bu kadar zayıf ne diye dolanırsın ınstagram'ın Facebook'un çöplüklerinde !? Bakın ehli sünnet olarak şii topluluklarına siz hiçbir şey anlatamazsınız. Onlar sizi dinlemezler.. _"Bizim alimlerimiz var bizim mollalarımız var biz onları dinleriz"_ derler.. Ama bizim millet ağzını ayırır sıradan ne gelirse yer avuyu yutar sunun gibi diyemez *"Ben ehl-i sünnet alimlerimi hocalarımı dinlerim onlar ne diyorsa doğru odur"* demez!! İlzami cevap 1 Şiiler kim bilir belki de bu hadisi bizim kitaplarımıza sokuşturmuşlardır !! İlzami cevap 2 Yukarıdaki sözüme bir emare, ulemanın, cümle Sahabelerin, bütün tabiinin ve İmam-ı Azam, İmam-ı Şafii'nin bu hadis ile amel etmedikleri ve ibadet fıkhına bir dayanak kabul etmedikleri.. En başından bu hadisi kitabına alan İmam Müslim bu hadisle -onların anladığı gibi- amel etmemiştir.. Bu gibi durumlar hadislerin konumunu, sıhhat derecesini tespit etmede çok önemlidir. Namaz gibi en önemli bir mesele öyle her bulunan her duyulan sözle hadisle tespit edilmiyor, daha geniş daha derin ilmi araştırmalar tahliller gerekiyor Hanefi Âlimleri Hadisin sahih kabul ettiğimiz durumunda şu aşağıda verdiğim Hadis'e binaen Hanefi âlimleri *"Allah Rasulü orada sureta cem yapmıştır, hakikatte esasen cem yoktur"* Yani şiilerin iddia ettiği gibi bir cem-i takdim veya tehir söz konusu değildir Rasulullah Efendimiz öğleyi son vaktinde ikindiyi ilk vaktinde kılmıştır, akşamı son vaktinde yatsıyı da ilk vaktinde kılmıştır. Bu durumda iki namazın arası birleşmiş oldu وحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ عَمْرٍو، عَنْ جَابِرِ بْنِ زَيْدٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، *قَالَ: «صَلَّيْتُ مَعَ النَّبِيِّ ﷺ ثَمَانِيًا جَمِيعًا، وَسَبْعًا جَمِيعًا»* ، قُلْتُ: يَا أَبَا الشَّعْثَاءِ أَظُنُّهُ أَخَّرَ الظُّهْرَ، وَعَجَّلَ الْعَصْرَ، وَأَخَّرَ الْمَغْرِبَ، وَعَجَّلَ الْعِشَاءَ، قَالَ: وَأَنَا أَظُنُّ ذَاكَ. Görüldüğü üzere burada Abdullah B Abbas bile peygamberin bir namazı diğerinin vaktinde kıldığını (cem yaptığını) hissetmemiş görmemiş.. Nitekim Emevi/Abbasi döneminde bazı halifeler bu birlikte kılma işini resmi olarak uygulamışlar ve belli bir süre onların döneminde ümmet namazları bu şekilde sureta cem eder gibi kılmıştır. Yani öğle namazı son vaktine ertelenmiş ve ikindiyi vakti girer girmez hemen peşi sıra kılmışlar.. Akşamla yatsıyı da aynı şekilde.. Sonra işin hakikatini ve Rasulullah'ın sünnetini bilen alimlerin tebliğleri galip gelmiş ve bu uygulamadan vazgeçilmiş ve sünnete dönülmüştür. Yani her namazı ilk vaktinde kılmak azimet ve faziletine dönülmüştür İsa Erdoğan