
İsa Erdoğan
February 16, 2025 at 06:08 PM
*BİZ NAMAZLARI NEDEN CEM ETMİYORUZ*
Bir video dolaşıyor internette Türkçe konuşan bir şii/Caferi/alevi eline bizim Sahih-i Müslim hadis kitabını almış _"neden biz (aleviler) namazları cem ediyoruz"_ adında bir video çekmiş. Kitapta geçen İbn Abbas hadisini göstererek _"işte bakın namazların cem edilebileceğine dair delil sizin kitaplarınızda da var Rasulullah aleyhisselam dahi cem ederek kılmış"_ türünden bir şeyler söylüyor.
O Şiî aleviyi medyada gören cahillermiz önce bir sarsılıyor.. Sonra hocalara koşuyor "hocam nolur cevap verin nolur açıklama yapın biz çok fena afalladık!!"
Madem imanın ilmin bu kadar zayıf ne diye dolanırsın ınstagram'ın Facebook'un çöplüklerinde !?
Bakın ehli sünnet olarak şii topluluklarına siz hiçbir şey anlatamazsınız. Onlar sizi dinlemezler.. _"Bizim alimlerimiz var bizim mollalarımız var biz onları dinleriz"_ derler..
Ama bizim millet ağzını ayırır sıradan ne gelirse yer avuyu yutar sunun gibi diyemez *"Ben ehl-i sünnet alimlerimi hocalarımı dinlerim onlar ne diyorsa doğru odur"* demez!!
İlzami cevap 1
Şiiler kim bilir belki de bu hadisi bizim kitaplarımıza sokuşturmuşlardır !!
İlzami cevap 2
Yukarıdaki sözüme bir emare, ulemanın, cümle Sahabelerin, bütün tabiinin ve İmam-ı Azam, İmam-ı Şafii'nin bu hadis ile amel etmedikleri ve ibadet fıkhına bir dayanak kabul etmedikleri..
En başından bu hadisi kitabına alan İmam Müslim bu hadisle -onların anladığı gibi- amel etmemiştir..
Bu gibi durumlar hadislerin konumunu, sıhhat derecesini tespit etmede çok önemlidir.
Namaz gibi en önemli bir mesele öyle her bulunan her duyulan sözle hadisle tespit edilmiyor, daha geniş daha derin ilmi araştırmalar tahliller gerekiyor
Hanefi Âlimleri
Hadisin sahih kabul ettiğimiz durumunda şu aşağıda verdiğim Hadis'e binaen Hanefi âlimleri
*"Allah Rasulü orada sureta cem yapmıştır, hakikatte esasen cem yoktur"*
Yani şiilerin iddia ettiği gibi bir cem-i takdim veya tehir söz konusu değildir
Rasulullah Efendimiz öğleyi son vaktinde ikindiyi ilk vaktinde kılmıştır, akşamı son vaktinde yatsıyı da ilk vaktinde kılmıştır. Bu durumda iki namazın arası birleşmiş oldu
وحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ عَمْرٍو، عَنْ جَابِرِ بْنِ زَيْدٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، *قَالَ: «صَلَّيْتُ مَعَ النَّبِيِّ ﷺ ثَمَانِيًا جَمِيعًا، وَسَبْعًا جَمِيعًا»*
، قُلْتُ: يَا أَبَا الشَّعْثَاءِ أَظُنُّهُ أَخَّرَ الظُّهْرَ، وَعَجَّلَ الْعَصْرَ، وَأَخَّرَ الْمَغْرِبَ، وَعَجَّلَ الْعِشَاءَ، قَالَ: وَأَنَا أَظُنُّ ذَاكَ.
Görüldüğü üzere burada Abdullah B Abbas bile peygamberin bir namazı diğerinin vaktinde kıldığını (cem yaptığını) hissetmemiş görmemiş..
Nitekim Emevi/Abbasi döneminde bazı halifeler bu birlikte kılma işini resmi olarak uygulamışlar ve belli bir süre onların döneminde ümmet namazları bu şekilde sureta cem eder gibi kılmıştır. Yani öğle namazı son vaktine ertelenmiş ve ikindiyi vakti girer girmez hemen peşi sıra kılmışlar.. Akşamla yatsıyı da aynı şekilde..
Sonra işin hakikatini ve Rasulullah'ın sünnetini bilen alimlerin tebliğleri galip gelmiş ve bu uygulamadan vazgeçilmiş ve sünnete dönülmüştür. Yani her namazı ilk vaktinde kılmak azimet ve faziletine dönülmüştür
İsa Erdoğan
👍
❤️
5