إِنَّ الَّذِينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلَاتِ الْمُؤْمِنَا لعِنُوا فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ Nûr Suresi 23 "Muhakkak o kimseler ki afife, iftiralardan bî haber, Mümine olan kadınlara kötülük isnadında bulunurlar, o kimseler dünyada ve ahirette lanete uğratılmışlardır. Onlar için pek büyük bir azap vardır." Akıl sahibi hanımlar bu âyet-i celileyi cemileden, Allah-u Teâlâ Hazretleri tarafından kadınlara ne kadar önem verildiğini düşünsünler. Kadın haklarına, Din-i Mübin-i İslam'da ne kadar riâyet edildiğini anlasınlar. Hiçbir delil olmasa bu âyet-i kerime yeter, bundan daha büyük müdafaa olur mu? Büyüklük, ululuk, azamet Allah-u Teâlâ'ya mahsustur. Her kim erkek, kadın, fakir, zengin, genç, ihtiyar şerefli olmak istiyorsa Allah'ın (Celle Celâlühü) kapısına gelmelidir. Avrupa'nın kapılarında büyüklük arıyorsunuz. Haklarında cehenneme girmeleri hükmolunmuş olan kâfirlerden hiç izzet aranır mı? Onlar izzeti nereden bulacaklar ki: "Kel ilaç bulsa başına sürer" denir. Avrupa'ya hayvanat bahçesi deseniz yine onları yükseltmiş olursunuz. Zira Mevlâ Teâlâ onlar için: "Hayvandan beterdirler" buyuruyor. Mahmud Efendi Hazretleri Kuddise Sirruhû