
Analitik Bakış
May 31, 2025 at 09:44 PM
https://x.com/iriscibre/status/1928763797650436311?t=nFeXnS-_mO0DIKuf4Az43A&s=19
2001'den itibaren uygulanan Derviş ile gelen IMF politikası düşük kur yüksek faiz ile global finansal sistemdeki dolar bolluğu ile getiri arayanların gelişmekte olan ülkelere akın etmesinden yararlandı.
Bu dönemde Türkiye sürdürülebilir cari açık söylemiyle ithalattan elde ettiği vergiyle mali disiplini sağlamayı seçti. Halbuki uygulanan politika üretim altyapısını sanayisizleştirmeye yol açtı.
2013 yılından itibaren değişen şartlar ile sürdürülebilir olmadığı ortaya çıkan cari açık ile mücadele için iç ve dış jeopolitik gelişmelerin etkisiyle geri çekileceği görülen portföy akımlarına yönelik tedbir amaçlı unorthodox önlemler alınmaya başlandı. Sonu malum.
Şimdi de yine Şimşek programı IMF güdümlü olup portföy akımlarına bel bağlayan bir anlayışla ilerliyor. Yani sanayisizleşme tehlikesi artıyor. Bu durum global ticaret savaşlarının hortladığı bir devire rastladı. Buna karşı önceki gibi portföy akımlarına bel bağlama anlayışı Türkiye'nin jeopolitik şoklara duyarlılığını artıracaktır. Ayrıca Trump'a özenerek korumacılık politikası izlenirse monopol ve oligopol yapıların güçlendiği ve konkordatolar nedeniyle daha da güçleneceği anlaşılan bir süreçte fiyatlama davranışı satıcı enflasyonunu artıracaktır. Bunun hizmet enflasyonundaki katılığı pekiştirmesi de muhtemel.
Dolayısıyla Türkiye'nin ekonomi faylarında enerji birikimi var. Tetikleyici etkenler iyi analiz edilmeli.
2028 yılındaki seçimler global jeopolitiğe yönelik Türkiye'nin duruşu kararı açısından çok önemli olacak. Bu da 2030'a doğru Türkiye'nin zorlu ekonomi koşullarla sınanmasına yol açabilir.