Dr. Mehmet Sürmeli
Dr. Mehmet Sürmeli
June 12, 2025 at 08:27 AM
YAZDIKLARIM ÇOK MU ÜTOPİK? Geçmiş cahiliye ile modern cahiliyeyi kıyaslatabilmek amacıyla Peygamberimiz öncesi ve geldiği zamanki toplumun din ve tanrı anlayışını kısaca tanıtmak istiyoruz. Bu dönem bütün yönleriyle bilinmeden Peygamberimiz’in cihadını anlamak mümkün değildir. Kur’an-ı Kerim’in şu açıklamalarına göre Hz. Peygamber ateist bir topluma peygamber gönderilmemiştir: “وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُون” “(Çoğu insan) gibi, şayet onlara, ‘Gökleri ve yeri yaratan kimdir?’ diye sorsan, hiç tereddüt etmeden ‘Allah'tır!’ derler. De ki: ‘(O hâlde bilin ki) bütün övgüler yalnız Allah'a mahsustur!’ Fakat onların çoğu (bunun ne demek olduğunu) bilmez.”[1] Allah Teâlâ’nın varlığını kabul eden Mekkeli müşrikler O’nun birliğine inanmamışlar ve birlik/tevhit konusunu ayette açıklandığı gibi hayretle karşılamışlardır: “أَجَعَلَ الْآلِهَةَ إِلَهًا وَاحِدًا إِنَّ هَذَا لَشَيْءٌ عُجَابٌ” “O (Muhammed), bütün ilahları (reddedip) bir (tek) ilah olduğunu mu iddia ediyor? Doğrusu, bu çok tuhaf bir şeydir!"[2] Daha belirgin bir anlatımla; Mekkeliler, yaratıcı Allah’ı kabul ediyorlar ama O’nun emretmesini, hayatı sevk ve idare etmesini kabul etmiyorlardı. Yüce Allah böyle bir imanı kabul etmemiş ve tevhidin özünü tek bir cümlede özetlemiştir: “أَلاَ لَهُ الْخَلْقُ وَالأَمْرُ” “Dikkat edin! Bütün bir yaratılış ve tüm buyurma; yasama kudreti sadece ve sadece Allah’ındır.”[3] Bu çok önemli ayet tevhidin tanımını yapmaktadır. Yaratma ile emretmenin arası ayrılamaz; kim ki yaratma ile emretmenin arasını ayırırsa; yaratıcı Allah’ı kabul edip hayata müdahalesini inkâr ederse mutlak anlamda müşriktir. Kur’an’ın beyanına göre Allah Teâlâ hayatın merkezindedir. İnsan hayatının en basit eylemlerinden en karışık olanlarına kadar din hiçbir alanı boş bırakmamıştır. Müşrikler, hayatın özellikle genişlik alanlarına; ayrıntılarına Allah müdahale edemez diyerek Aristocu tanrı anlayışına yaklaşmışlar, bir taraftan da Allah’a çocuk isnat ederek[4] putperestliğe sapmışlardır. Tanrıyı ilk muharrik kabul edip bir daha insanların hayatlarına müdahale etmeyen varlık olarak tanımlayan Aristo’nun tanrı anlayışı, kültürel ve ticari seferlerde Mekkeliler tarafından da benimsenmiştir. Bu anlayış deizmi de çağrıştırmaktadır. Şurası unutulmamalı ki İslâm nazarında politeizm de, deizm de, ateizm de mutlak şirktir. Daha açık söylemle; hayatında Allah’a yer vermeyip vahyi tek belirleyici kabul etmeyenler müşriktirler. Dini hayattan kovarak yerine kendileri kaim olmak isteyen tüm ideolojilerin mensupları da müşriktirler. Bu ifadeler sâri bir tekfir hastalığının tezahürleri değildir. Bilakis Kur’an-ı Kerim’deki ulûhiyet ve rububiyetle ilgili ayetlerin neticeleridir. Sormak lazım, halkı müslüman toplumlardaki insanların ilah anlayışı doğru mu? Sahih bir temele dayanmakta mıdır? Sahih ilah anlayışının ölçülebilir göstergesi, Müslümanım diyenlerin dünya sistemiyle olan ilkeli ve fıkıhlı hesaplaşmasıdır. Bununda en önemli belirtisi, yörünge siyasetinin içinde olmamaktır. Müslümanların nebevi bir yöntem ve kadrolaşmayla alternatif bir çalışma fıkhı ortaya koyabilmeleri, dünya sisteminin güdümünden kurtulduklarının en başat göstergesidir. Bu ifadeleri çok ama çok ütopik bulanların ve verili siyaseti din gibi görenlerin bizi uçuk bulduklarını hissediyorum. Bzim ki başaramazsak da bari yolunda ölelim; gavurun yolunda ömrümüzü heder etmeyelim mücadelesidir. [1] Lokman 31/25; Ayrıca bak: Mü’minun 23/84-89; Ankebut 29/61-65; Zümer 39/38 vb. [2] Sad 38/5 [3] A’raf7/54 [4] Bak: Enam 6/100-101; Nahl 16/57; Saffat 37/149 MEHMET SÜRMELİ
❤️ 👍 🙏 🥹 7

Comments