Seni Allah’a yakınlaştıran, O’na sevgini artıran, O’nun her an seni gördüğünü (murâkabe) sana hatırlatan, seni hevâ ve şehvetin şerrinden sakındıran, sana takvâ ve Allah’tan korkmayı öğütleyen, seni dünyâya karşı zühd ve isteksizlik, âhirete ise rağbet ve yönelişe teşvik eden kimseleri dost edin, sanalda da ancak böyle kimseleri takip etmekle yetin. Şayet kalbinin selâmetini, günahtan uzaklığını ve Rabbine yakınlığını arzu ediyorsan. Son dönemde müşâhede ettiğim üzücü durumlardan biri, ilmi şehvetlere kurban eden ilim tâlibleri.. Mü’minlerin kalpleri ve nefisleri husûsunda Allah’tan korkalım. Biz böylesi bir çağda, Mü’minlerin masiyete şevkini güçlendirecek şeylere değil, Allah korkusu ve takvâyı şiddetle öğütleyen ilme muhtâcız. Biz vallahi Allah korkumuzu artıracak şeylere muhtâcız. Sosyal medyada özellikle Allah’ın kendisine fazlaca insana ulaşmasını nasip ettiği müslümanlar, bu fırsatı Allah azze ve celle’nin Dînine nusret için kullanmalıdırlar. Nefislerin ıslâhıyla ilgilenin. İnsanları güzel ahlâka ve Allah’ın haramlarından sakınmaya davet edin. Kalplerde âhirete bağlılığı güçlendirecek paylaşımlarda bulunun ve takvâ ve vera’dan insanları haberdar edin; kimin vesilenizle hidâyete ereceğini bilemezsiniz. İffetli davranın ve iffete davet edin. Hayâlı olun ve insanları hayâya davet edin, zihinlerde utanma duygusunu uyandırın. Bunlar ancak çokça zikredilmekle gönüllerde ehemmiyet kazanacak şeylerdir. Her geçen gün Allah’ın Dîninden bir şiâr Müslümanların yaşantısında heybetini yitiriyor. Öyle ki amel, edeb ve hikmetten terk edilen fazîletlerin, İslâm’dan olduğu kabul edilmez duruma gelindi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hadîsini artık bütün hakîkatiyle yaşadığımızı hissediyorum.. «İslâm’ın halkaları, teker teker çözülecektir (Emirleri tek tek terk edilecektir)…» [Müsnedi Ahmed 22160] Zühde teşvik edin. Zühde teşvîk, ancak âhirete teşviktir. Fakat nefisleri fâni zevkler ile oyalamaya teşvik edenler ve bunları ilmin neşri görenler, kalpleri âhiretten koparıp dünya şehvetlerine teşvik etmektedir. İlim tâlibi unutmamalıdır ki, hakîkî ilim; Allah korkusunu (takvâ) mirâs bırakan ilimdir. Bu âlimlerimizin marûf sözlerinden biridir. İlmi neşreden kimsenin ihlâsının en büyük delîli, neşrettiği ilmin, kalplere “takvâ” menfezinden girmesi için gayret göstermesidir. Kimin niyeti bu olursa, o kimse ilmin talebi ve neşrinde muhlistir. Muhlis kimse kalpleri şehvânî meselelerle oyalamaktan vazgeçsin ve Allah’ın takvâ sâhipleri için hazırlanmış cennetine girmek ve girdirmeye vesîle olmak için çaba sarfetsin. Allah’ın onun kalbini ve niyetini, has mü’minlerine aşikâr edip de rezil etmesinden sakınsın. Bunun örneklerini tarih görmüştür.. Allah subhânehu ve teâlâ’dan ayıplarımızı örtmesini, korkularımızdan bizi emânda kılmasını, kalplerimizi ve amellerimizi sevmesini, ve bizleri yalnızca sevip râzı olduğu şeylerde kullanmasını dileriz.. https://t.me/diraase/2400