El-Mirsad Türkçe
El-Mirsad Türkçe
May 24, 2025 at 06:46 PM
https://almirsadtr.com/insanlik-icin-dersler-peygamberimiz-muhammed-sallallahu-aleyhi-ve-sellemin-savaslari-bolum-9/ İnsanlık İçin Dersler: Peygamberimiz Muhammed sallAllâhu aleyhi ve sellem'in Savaşları Bölüm 9 Yazar: Ebu Reyyan Hamidi Komuta Merkezinin Kurulması: İslam ordusu mevzilerini aldıktan sonra Sa'd bin Muaz (ra) stratejik bir öneriyle Peygamberimiz (s.a.v.)'e geldi ve şöyle dedi: "Ey Allâh'ın Rasulü, sana savaşta liderlik edebileceğin ve beklenmedik gelişmeleri yönetebileceğin bir sığınak inşa edelim. Eğer Allâh bize zafer verirse (ne güzel), zaten hedefimiz budur. Fakat eğer yenilgiye uğrarsak, o zaman burada senin için bir binek hayvanı hazır olsun, böylece güvenli bir şekilde geri çekilip arkamızdakilere katılabilirsin; onlar seni bizden daha çok seven insanlardır. Eğer savaşın yakın olduğunu bilselerdi, geride kalmaz, şüphesiz sana yardım ederlerdi." Peygamber (s.a.v.) Sa'd'ın basiretini övdü ve ona dua etti. Bu tavsiyeye göre savaş alanının kuzeydoğu tarafında yüksek bir noktada bir komuta merkezi inşa edildi. Ensardan bir grup da Sa'd bin Muaz (ra) komutasında bu komuta merkezini korumakla görevlendirildi. Ali b. Ebî Tâlib (ra) o geceyi şöyle anlatır: "Bedir Savaşı'ndan önceki gece bütün ordu uyumuştu. Sadece Rasûlullâh (sav) ayakta namaz kıldı, ellerini kaldırarak dua etti, ağladı ve Allâh'tan zafer diledi." (Taberani) Enes İbni Malik de (ra) Ömer İbnu'l Hattab'dan (ra) şöyle rivayet eder; "Peygamber (sav) o gece Bedir ovasına inmiş ve Kureyş ileri gelenlerinin her birinin düşeceği yerleri tam olarak belirlemiş(ti). Ömer dedi ki: "Vallahi, onlardan hiçbiri, Rasûlullâh'ın gösterdiği yerden başka yerde ölmedi." (Müslim) Savaş Sabahı: Ramazan ayının 17'sinde şafak vakti Peygamber (s.a.v.) şöyle seslendi: "As-salâh Ey Allâh'ın kulları!" Sonra bir ağacın gövdesinin yanında durdu ve bütün ordu onun arkasında toplanarak sabah namazını kıldı. Namazın ardından Kureyş ordusu Bedir ovasına doğru ilerlerken, İslam kuvvetleri de onları karşılamak üzere harekete geçti. Peygamber (s.a.v.) kâfirlerin ordusunun çok büyük ve şiddetli olduğunu görünce şöyle dua etti: "Allah'ım! İşte Kureyşliler kibir ve gururlarıyla geldiler. Sana karşı geldiler ve Elçini reddettiler. Allâh'ım! Bana verdiğin sözü yerine getir. Allâh'ım! Onları bu sabah hezimete uğrat!" Daha sonra kuvvetlerini saflara ayırdı. Ön cephede süvarileri püskürtmek için mızraklılar, ardından okçular ve kılıçlı askerlerden oluşan saflar bulunuyordu. Savaş meydanı üç sancakla işaretlenmişti; bunlardan birini Ali bin Ebî Talib, birini Mus'ab bin Umeyr, üçüncüsünü de Ensardan bir sahabe (r.anhum) taşıyordu. Peygamber (s.a.v.) sahabelerine şu tavsiyede bulundu: "Düşman yaklaştığında, oklarınızı onlara fırlatın. Hatlarınızı geçene kadar kılıçlarınızı çekmeyin. Oklarınızı akıllıca kullanın; gereksiz yere harcamayın." Bunlar sıradan bir savaş meydanı talimatı değildi; Bilakis her emir derin bir stratejik bilgeliği ve bilinçli bir planlamayı yansıtıyordu. Bu taktiksel hassasiyet, sayıca üstün düşmana karşı daha küçük ve daha az donanımlı İslam ordusunun zafer kazanmasına büyük katkı sağladı. Peygamber (s.a.v.)'in başlangıçta doğuya dönük olarak, önünde yakıcı güneş varken ayakta durmasını ardından, kendisi bu taktiksel dezavantajı fark edip kuvvetlerine güneşi arkalarına alacak şekilde yeniden mevzilenmelerini emretmiş; böylece Kureyşliler çatışma sırasında güneşin parıltısıyla karşı karşıya kalmışlardır. Daha sonra müminlere kendilerini bekleyen yüce mükafatları hatırlatan güçlü bir motivasyon konuşması yapmış ve şöyle demiştir: "Genişliği göklerle yer kadar olan cennete doğru koşun!" Bu sözden ilham alan Umeyr bin Humam (Allâh ondan razı olsun) heyecanla haykırmış ve Peygamber (s.a.v.)'e "Ey Allâh'ın Rasulü, ben onun (cennetin) ehlinden olmayı umuyorum" demiştir. Peygamber (sav) de ona "Sen onlardansın" buyurmuştur. Umeyr daha sonra kesesinden birkaç hurma çıkarıp yemeye başlamış, fakat şehid olup cennete gitme fırsatını düşünerek, "Eğer bu hurmaları bitirecek kadar uzun yaşarsam, bu (cennete kavuşmak için) çok uzun (bir süre) olur" deyip, hurmaları bir kenara atarak yiğitçe savaşıp şehid olmuştur. Savaş başlamadan evvel, Peygamber (s.a.v.) safları düzeltmeye çalışırken, saftan biraz dışarı çıkan Sahabeden Sevad bin Gaziyye'ye (ra) hafifçe dokunmuş ve doğru şekilde hizalamasını söylemiştir. Bunun üzerine Sevad, "Ey Allâh'ın Rasulü canımı acıttın, adalet istiyorum" demiştir. Bunu duyan Peygamber (s.a.v.) karnını açıp kısas hakkını almasını buyurmuştur. Bunun üzerine Sevad onu kucaklayıp tenini öpmüş ve "Ey Allâh'ın Rasulü görüyorsun ya, ben sadece tenimin son defa senin tenine değmesini istiyordum" demiştir. Peygamber (s.a.v.) de bunun üzerine ona hayır dua etmiştir.

Comments