El-Mirsad Türkçe
El-Mirsad Türkçe
June 3, 2025 at 08:24 AM
https://almirsadtr.com/tarih-sayfalarindan-osmanli-devleti-bolum-13/ Tarih Sayfalarından: Osmanlı Devleti Bölüm 13 Yazar: Haris Ubeyde Bazı önyargılı tarihçiler, Osmanlı İmparatorluğu'nun Yeniçeri Ocağı'nın, ebeveynlerinden zorla alınarak İslam'a geçirilen hristiyan çocuklardan oluştuğu iddiasında bulunmuşlardır. Bu tarihçiler; hristiyan nüfusa sözde bir "çocuk vergisi" uygulayan yasayla çocukların zorla alındığını iddia etmişlerdir. Bu sistem altında Müslümanların, savaş ganimetlerinin beşte birinin bir parçası olarak hristiyan bölgelerden çocukları ele geçirip, onları zorla İslam'a geçirdiklerini iddia ederler. Bu anlatıyı destekleyenler arasında Carl Brockelmann, Edward Gibbon gibi isimler öne çıkar. Bu kişiler, yazılarıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun gerçekliğini çarpıtmaya ve tarihi kaydını lekelemeye çalışmışlardır. Ancak gerçek, bu iddialardan oldukça farklıdır. Çocuk üzerinden vergilendirme ve din değiştirme kavramı, Orhan ve Murad Han gibi Osmanlı padişahlarının tarihsel anlatılarına zorla sokulmuş ve haksız yere tüm Osmanlı tarihine atılmış bir uydurmadır. Gerçekte Osmanlı Devleti'nin idari sistemi çocuklara vergi koymuyordu ve kesinlikle gençleri hedef alan zorlayıcı yolları benimsemiyordu. Osmanlı İmparatorluğu, hiçbir koşulda çocukların vergilendirilmesini meşru görmemiştir. Bu nedenle çocukların vergilendirildiği veya zorla dinlerinin değiştirildiği iddiası sadece kanıtsız olmakla kalmaz, aynı zamanda İslami ilkelerle de bağdaşmaz. Aslında olan şey, uzun süren savaşın insani sonuçlarıyla karşı karşıya kalan Osmanlı Devleti'nin, özellikle de savaşın kaosunda ebeveynlerini kaybeden yetimler için yapılandırılmış bakım sistemleri geliştirmesiydi. Genellikle yeni fethedilen topraklarda kimsesiz kalmış çocuklar, Osmanlı yetkilileri tarafından toplanıp devlet koruması altına alınıyordu. Sömürülmekten uzak olan bu çocuklara, umutlu ve onurlu bir gelecek sağlama amacıyla İslami değerlere dayalı yüksek niteliklerde barınak, bakım ve eğitim sağlanırdı. Ne yazık ki bazı Müslüman tarihçiler dahi bunların aksi iddiaları akademik çalışmalarında tekrarlamış ve bunları okullarda ve üniversitelerde öğretilen müfredatlara, sanki ispatlı gerçeklermiş gibi dahil etmişlerdir. Bu anlatılar, eleştirel bir şekilde tekrarlanmış ve böylece yalanlara haksız yere meşruiyet kazandırılmıştır. Bu iddiaları sürdürenler arasında Ferid Bey'in Devletu'l Aliyetu'l Usmaniyye adlı eseri, Dr. Ali Hassun'un Tarihu'l Devletu'l Usmaniyye adlı eseri, Muhammad Kurd Ali'nin Hitatu'ş Şam adlı eseri, Dr. Ömer Abdulazîz'in İslam Milletleri Tarihi adlı eseri ve Dr. Abdulkerîm Garbiye'nin Araplar ve Türkler adlı eseri yer almaktadır. Bu yazarlar, akademik itibarlarına rağmen önyargılı hristiyan tarihçiler tarafından başlangıçta ortaya atılan iddiaları ne yazık ki yeniden canlandırmış ve güçlendirmişlerdir. Gerçek şu ki bunlar uydurma hikayelerdir; otantik İslami kaynaklarda hiçbir temeli olmayan mitlerdir. Kökleri İslam geleneklerinde değil, Müslümanların çocuklara vergi koyduğunu ve fethedilen topraklarda gayrimüslim çocukları kaçırmak için yasalar çıkardığını iddia eden politeistlerin ve hristiyan polemikçilerin yazılarında yatmaktadır. Bunlardan en çok ses çıkaranlar arasında, İslam karşıtı önyargıları eserlerinde açıkça görülen Somerville ve Brockelmann vardır. Bu tarihçiler, İslam tarihini kasıtlı olarak yanlış yansıtmış ve böylece gelecek Müslüman nesillerini zengin ve aydınlık geçmişlerinin bilgisinden mahrum bırakmışlardır. Osmanlılar altında özel askeri eğitim alan çocuklar zorla alınan hristiyan gençler değil, kimsesiz ya da gönüllü olarak hrristiyanlığı reddeden ve İslam'ı tek din olarak benimseyen Müslüman dönmelerin çocuklarıdır. Bu aileler çocuklarını isteyerek devlete emanet etmiş ve onlar için İslami öğretiler ve değerler temelinde bir yetiştirme aramışlardır. Savaşın tahribatı sonucu yetim kalan çocuklara gelince, Osmanlı devleti onları kucaklamış, İslami ahlaka uygun şekilde yetiştirmiş ve bakımları ve eğitimleri için kurulan kışlalarda barındırmıştır. Sultan Orhan tarafından kurulan bu askeri birlikler, her zaman savaşa hazır ve belirlenmiş garnizonlarda konuşlanmış profesyonel ve disiplinli bir gücü teşkil etmiştir. Osmanlı saflarında sadece saray mensupları değil, aynı zamanda yürekleri İslam nuruyla aydınlanmış, cihad çağrısına cevap vermeye ve İslam âlemini savunmaya her daim hazır yiğit mücahidler de yetişmiştir.

Comments