Dr. Batuhan Celik
Dr. Batuhan Celik
June 12, 2025 at 11:09 PM
Farz edin ki dünyanın en zengin insanı, servetinin tamamını hiçbir karşılık beklemeden üzerinize geçirse… Size saraylar, adalar, uçsuz bucaksız topraklar, altınlar, mücevherler, şöhretler, makamlar verse… Ne hissedersiniz? Elbette ilk an büyük bir şaşkınlık, tarifsiz bir sevinç, gözyaşlarına karışan bir neşe yaşarsınız. Ama dikkat edin… Bu sevinç bile sınırlıdır. Çünkü size verilen mal da sınırlıdır, zaman da sınırlıdır, hayat da sınırlıdır. Ve o servetle birlikte gelen hazlar, bir süre sonra ruhunuzu tatmin etmemeye başlar. Her şeye sahip olsanız bile, kalbinizin derinlerinde hep eksik bir şeyler kalır. Çünkü bu mutluluk, ebedî değildir. Kalıcı hiç değildir. Gölge gibidir; uzaktan güzel görünür ama yanına vardığında tutamazsın. Yüzeyseldir; derine inemez. Geçicidir; kalpte kök salamaz. “Şimdi bir de cenneti düşünün… Cenneti, Allah’ın vaadini… Bitmeyen bir zamanın içinde, tükenmeyen nimetlerle, azalmayan neşeyle, solmayan sevgilerle dolu bir âlemi... Ama bazen şöyle deriz içimizden: ‘Ya sevdiklerim cennete gelemezse? Ya bir yakınım, bir kardeşim orada olmazsa… Ben nasıl olur da cennette mutlu olabilirim?’ İşte bu soru, aslında bizim hâlâ dünya penceresinden bakmamızdan kaynaklanır. Biz hâlâ eksikliğin, ayrılığın, hasretin olduğu bir sistemin içine doğduğumuz için, her duyguyu bu dar çerçevede yorumluyoruz. Ama… Eğer Rabbimiz, cennetin kapısından içeri bir bakışlık perdeyi aralasa… Gözümüz sadece bir saniyelik o nura dokunsa… Kalbimiz, o mükemmel âlemden gelen ferah bir nefesi hissetse… O zaman anlayacaktık ki orada ne ayrılık var, ne kayıp, ne özlem, ne eksiklik, ne sorgu, ne şüphe, ne eleştiri… Orada her şey Allah’ın ilmiyle ve rahmetiyle kusursuzca yerli yerinde olacak.” “Senin kalbinin en mahrem endişesi, orada yok olacak. Çünkü Allah, seni oraya eksiksiz bir mutlulukla alacak. Ve orada, şu âlemde dilinle anlatamayacağın kadar güzel, aklınla tasavvur edemeyeceğin kadar büyük bir huzur var. Öyle bir huzur ki, içinde ne hasret var ne yalnızlık… Ne geçmişin hüznü var ne geleceğin korkusu… Sadece şimdinin içinde, zamanın bile secde ettiği bir ebediyet var… Ve Allah’ın ‘Razı oldum senden’ sözünün yankılandığı bir sonsuzluk... İşte bu yüzden, dünya kelimeleri cennet anlatmaya yetmez. Çünkü orada kelimeler susar, kalpler konuşur. Orada gözyaşı yoktur, ama gözlerin içi güler. Orada ‘Acaba?’ yoktur, çünkü Allah her şeyi senin için en güzel şekilde tamamlamıştır…” “Cennet… Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, insan kalbinin tasavvur bile edemediği bir huzurun adıdır. Allah’ın en güzel vaadidir. Ve senin bu dünyadaki sabrının, yüreğindeki hasretin, içine gömdüğün tüm duaların sonsuz karşılığıdır… Cennette Hüzün Olur mu? Sevdiklerimiz Cehenneme Giderse Mutlu Olabilir miyiz? Dünyada en çok sevdiğin kişiyi düşün… Bir evladını, bir anneni, bir eşini… Eğer o cennete giremezse, sen cennette nasıl mutlu olursun? İşte bu soru, aslında cenneti tam olarak tanımadığımızın sessiz bir itirafıdır. Çünkü biz hâlâ sınırlı bir akıl, sınırlı bir sevgiyle düşünüyoruz. Kalbimizdeki rahmet kıvılcımı sonsuzluğa eremiyor, çünkü onu hep dünya acılarına göre yorumluyoruz. Ama bil ki, cennette asla hüzün yoktur. Evet, “asla”… Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: "لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا تَأْثِيمًا، إِلَّا قِيلًا سَلَامًا سَلَامًا" “Orada (cennette) boş bir söz de işitmezler, günah sayılacak bir söz de… Ancak ‘Selâm, selâm’ (gibi güzel sözler) işitirler.” (Vâkıa Suresi, 25-26) Cennet öyle bir yerdir ki, orada huzuru bozan hiçbir şey yoktur. Ne bir kırgınlık, ne bir gözyaşı, ne de bir “acaba”... O yüzden senin kalbini sıkan bu düşünce bile cennetin kapısından içeriye giremez. Çünkü orada, Allah’ın sana özel hazırladığı bir mutluluk var. Tüm duyguların en saf, en tertemiz hâliyle yeniden inşa edildiği bir âlem var. Az önce anlatığım gibi "sevdiklerim cehenneme giderse ben cennette nasıl mutlu olurum? İşte burada Rabbimizin adaletine ve rahmetine tam teslimiyet başlar. Şöyle düşün: Senin kalbindeki merhameti yaratan kim? Senin o kişiyi bu kadar sevmeni sağlayan kim? O sevgi, sana ait bir şey değil. O sevgi, Allah’ın sana emanet ettiği bir nurdur. Sen merhametliysen, bil ki Allah ondan binlerce kat daha merhametlidir. Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın rahmeti, annelerin evlatlarına olan merhametinden yetmiş kat daha fazladır.” (Buhârî, Edeb 18) Yani sen bir sevdiğin cehenneme gitmesin diye için için yanıyorsan, Allah elbette senden daha iyi bilir. Elbette o kişinin kalbini, amelini, niyetini en iyi bilen O’dur. Ve hiç kimse, Allah’ın adaletinden daha adil, Allah’ın rahmetinden daha şefkatli olamaz. Cennette Kalpler Yeniden Biçimlendirilir Allah, cennet ehlinin kalplerinden dünyaya ait her türlü sıkıntı izini siler. Kur’an-ı Kerim’de bu hakikat şöyle bildirilir: "وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ إِخْوَانًا عَلَىٰ سُرُرٍ مُّتَقَابِلِينَ" “Biz, onların kalplerindeki kin ve kırgınlıkları söküp atarız; kardeşler olarak karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar.” (Hicr Suresi, 47) Yani cennete giren bir mü’min, dünyadaki hiçbir kalp kırıklığını, hiçbir eksikliği, hiçbir özlemi, hiçbir "ya keşke"yi hatırlamayacak. Çünkü Allah cenneti, sadece mekân olarak değil, kalp olarak da arındırır. Ve belki de Allah seni, sevdiklerinin hidayetine vesile kılar… Sen bu dünyada sabırla, güzel ahlakla, dualarla yaşarsan… Belki de senin bu tertemiz hâlin, Allah’ın rahmetini celb eder. Ve senin hürmetine Allah o sevdiğini de kurtarır. Çünkü O şöyle buyurur: "إِنَّ رَحْمَتَ ٱللَّهِ قَرِيبٌۭ مِّنَ ٱلْمُحْسِنِينَ" “Şüphesiz Allah’ın rahmeti, iyilik yapanlara çok yakındır.” (A’râf Suresi, 56) Eğer Allah seni cennete almışsa, bil ki orada eksik bir sevinç asla olmayacak. Her şey tam, her şey hakkıyla, her şey Allah’ın ilminde olduğu gibi olacak. Senin kalbini sızlatan her şeyden arınmış bir huzur… Sonsuz, eksiksiz, lekesiz bir mutluluk… Ve Rabbinin ‘Senden razıyım’ sözüyle mühürlenmiş bir ebediyet… Ve işte orası: Cennet… Dünyanın gözyaşlarını kurutan, tüm ‘ya olmasaydı’ları unutturan, sadece “iyi ki”lerle dolu sonsuz bir saray… Dün WhatsApp kanalımda Cennet’le ilgili gördüğüm bir rüyayı paylaştım… O bir rüyaydı sadece — ama kalbim sarsıldı, gözlerim doldu, ruhum başka bir âleme yürüdü. Bir anlık rüya, beni bu kadar heyecanlandırdıysa… beni şekilden şekle soktuysa… ya aslını görseydim ne olurdu? Ya o hakikatin içine doğsaydım? İnsan; ne kalbiyle, ne hayaliyle, ne zihniyle o sonsuzluğu tam idrak edemez… Çünkü bu dünya, ölmeden önce gösterilen her manzaraya bir sınır çizer. Oysa Cennet... sınırların, sonların, sıkılmaların, yorgunlukların yok olduğu yer. Bir rüya bile kalbi bu kadar titretebiliyorsa, hakikat nasıl bir secdeye çağırır insanı düşünsene... Batuhan Çelik
❤️ 🤲 💚 ♥️ 🌸 🌹 👍 💖 39

Comments