Dr. Batuhan Celik
Dr. Batuhan Celik
June 13, 2025 at 03:47 AM
Bugün evliliklerde insanlar eş aramıyor; mal, statü, rahatlık arıyor. Saygı... Bittiğinde sevgi ayakta kalamaz. Birbirine bağıran, yarışan, kıran insanların sevgisi olmaz. Saygı gitmişse, geride kalan artık sadece bir çatışmadır. Bugün insanlar rolünü karıştırıyor. Kadın gibi hissetmeyen kadın, erkek gibi hissedemeyen erkek... Oysa mesele cinsiyet değil, fıtrattır. Kadının zarafetini, erkeğin dirayetini unuttuk. O yüzden herkes yorgun, herkes kırgın. Karakteri tamamlanmamış iki insan, evliliğe değil kaosa adım atar. Ve sonra işin içine aileler girer... Özellikle “oğlunu kimseyle paylaşamayan anneler”. Oğlunun hayatına değil, kendi boşluğuna tutunan bir el... Geliniyle gizli bir savaş başlatır. Bu savaşın sonunda ne aile kalır, ne huzur. Ve özel alan... İşte en çok orada kaybediyoruz. Bir insanı sevmek, onu yok etmek değildir. Herkesin geçmişi, mahremiyeti, sessizliği vardır. Evlilik, bu alanlara saygıyla yürüyebilmektir. “Sen bensin” demek değil, “Sen sensin, ama birlikte biziz” diyebilmektir. Sabırsızlık, şükürsüzlük... İnsanın içini çürüten iki sessiz düşman. Bugün insanlar, her şey bir anda olsun istiyor. Ama hiçbir güzellik, sabırsız yüreklerde yeşermez. Özgürlük meselesine gelince... Kimse kimsenin sahibi değil. Ama kimse de sınırsız değil. Aile kavramı da, özgürlük kavramı da anlamını kaybetti. İnsanlar ya zincirsiz kalıyor ya da zincirli... Oysa gerçek özgürlük, sevilerek yaşanan sadakattir. Ve belki de en önemlisi: Evlilikte kadına kadın gibi, erkeğe erkek gibi hissettirmek gerek. Güç vermek, destek olmak, değerli hissettirmek... Sevgi bir duadır. Ve o dua içinde anlaşılmak, görülmek, hissedilmek ister. Hayat aslında çok karmaşık değil. Önce insan kendini bilmeli… Sonra yerini bilmeli… Ve daima haddini bilmeli. Ahlak varsa, her şey olur. Ahlak yoksa, hiçbir şey kalmaz. Kadın kendini eğitmeden çocuk eğitirse; adaletsizlik nesilden nesle miras olur. Eğer bugün sokaklar, evler, ilişkiler, kalpler bu haldeyse… Bu sadece erkeklerin değil, kadınların da aynadaki payıdır. Çünkü biz kadınları anlamayı unuttuk. Kadınlar da kendini eğitmeden, çocuk eğitmeye kalktı. Bir kadın, bir kadını en çok inciten kişiyse… Orada zincirler en baştan yanlış halkalanmış demektir. Oğluna her şeyi hak gören, kızına her şeyi yasaklayan zihniyet… Adaletin değil, alışkanlıkların izinden gitmiştir. Ve o eller büyür… O eller bir gün bir erkeğe dönüşür… Oğlunu “kadına karşı güçlü” yetiştiren anne, Günün birinde o erkeğin başka bir kadını ezdiğini izler. Çünkü adalet öğretilmedi, vicdan büyütülmedi. Ve evet, vicdan yoksa… Kadın, erkek, evli, bekar… fark etmez. Ne sevgi anlamlı olur, ne emek karşılık bulur. Kısacası... Oğluna her şeyi serbest gören, kızına her şeyi yasaklayan anneler, dengesiz bir toplumun ilk tuğlasını koyar. Kadının kadına ettiği zulüm; bir milletin en acı çöküşüdür. Vicdan yoksa, cinsiyetin bir anlamı yoktur. Ama vicdan varsa, umut hep vardır... Bugün insanlar eş değil, mal arıyor. Mal doyunca, insan merhamet arıyor. Toplumu onarmak istiyorsak; kadını incitmeden, kadını küçültmeden, kadını yücelterek başlamalıyız. Batuhan Çelik
❤️ 👍 🤲 🌹 💚 ♥️ 🌸 👏 😢 75

Comments