Dr. Batuhan Celik
Dr. Batuhan Celik
June 13, 2025 at 03:59 PM
Bazı evlilikler, sevdiğin kişiyle değil, onun ailesiyle yapılmış gibi..." İşte ne yazık ki bu cümle, zamanımızda birçok evliliğin sessiz feryadı. Evlilik, iki insanın birbirini severek, anlayarak ve hayatlarını birleştirerek kurduğu kutsal bir bağdır. Bu bağın içinde dışarıdan gelen müdahalelere yer olmamalıdır. Çünkü evlilik; iki kişilik bir mahremiyet alanıdır. Sorun da sevinç de paylaşılır, ama dışarıya taşınmaz. Eğer iki insanın arasındaki meseleye üçüncü kişiler –özellikle aile bireyleri– dâhil edilirse, bu mahremiyet yavaş yavaş bozulur. Çünkü dışarıdaki aileler çoğu zaman adaletli davranamaz. Herkes kendi evladını korur, onun tarafını tutar. Taraf tutmak, diğer kişiyi yere düşürmektir. Haklıya değil, yakına yakın durulursa, adalet değil, zulüm büyür. Bugün gözlemlediğim kadarıyla çok az insan aile içi meselelerde hakkı ve hukuku gözetiyor. Tam aksine; "benim oğlum, benim kızım" diyerek, gelini kırıyor, damadı incitiyor. Bu da evliliğin temelini sarsıyor. Çünkü bir eş, yalnızca çocuk doğurmak, ev işi yapmak, hizmet etmek için alınmaz. Eş; insanın imtihan arkadaşıdır, can yoldaşıdır. Bir eş, imanın yarısıdır. Sevgiyle, saygıyla, merhametle yaklaşmak gerekir. Eğer her sıkıntıda dış kapıların anahtarı aileye uzanırsa, bu evlilik bir ev değil, bir savaş alanı olur. Halbuki evlilikte asıl olan; sorunları birlikte aşmak, dışarıya taşırmadan, kalp kırmadan çözmektir. İki insanın arasında olan mesele, yine o iki insan arasında kalmalıdır. Aileden gelen destek, müdahale değil dua olmalıdır... Taraf olmak değil, tarafsızca dua etmek gerek... Evlatlarını korurken karşısındaki insanın da birilerinin evladı olduğunu unutmamak gerek... Evlilik, iki insanın değil, iki ruhun kader ortaklığıdır. Ve o ortaklık, dış seslerin değil, iç huzurun üzerine kurulmalıdır... Eğer bir evlilikte eşler, yaşadıkları sorunları kendi aralarında sevgiyle, anlayışla, sabırla çözemiyorsa… o zaman üçüncü bir kişinin desteğine başvurmak gerekebilir. Ama dikkat! Bu üçüncü kişi herkes olamaz… Çünkü mesele bir gönül meselesidir, mesele bir yuva meselesidir. Dâhil edilen kişi; Taraf tutmayan, yargılamayan, dinlemesini bilen, kalpleri onarabilen biri olmalıdır. Adalet terazisini şaşmadan tutan, Merhameti yüreğinde taşıyan, Ve asla birinin yanında dururken diğerini yerin dibine sokmayan biri olmalıdır. Bu kişi, dertleri daha da büyüten değil, Köprüleri yıkan değil, yeniden kuran biri olmalıdır. Taraf değil, hakem olmalıdır. Yargılayan değil, yol gösteren olmalıdır. Çünkü evlilikler, başkalarının hoyrat ellerinde değil, anlayışlı kalplerin rehberliğinde düze çıkabilir. Ve bazen bir çiftin en çok ihtiyacı olan şey, sadece adil bir göz ve dua eden bir dil olabilir... Dediğim gibi .... Ama bazen olur ki, ne kadar uğraşsalar da bir çözüme ulaşamazlar. İşte o zaman, devreye üçüncü bir şahıs girer. Ancak bu kişi öyle rastgele biri olmamalıdır. Taraf tutan, yargılayan, duygulara kör, öfkeyle konuşan biri asla olmamalıdır. Çünkü mesele "kim haklı, kim haksız" tartışması değil; mesele bir yuvanın dağılmadan nasıl toparlanacağıdır. Bu üçüncü kişi, hem kadını hem erkeği dinlemeli, sadece sözlerini değil, kalplerini de anlamaya çalışmalıdır. Suçlu aramamalı, çözüm aramalıdır. Taraf tutmamalı, adaletle yaklaşmalıdır. Kırık dökük duyguların arasından bir çıkış yolu bulmalı, gönülleri birbirine yeniden yaklaştırmalıdır. Nazikçe dinlemeli, hüküm değil, merhametle rehberlik etmelidir. Çünkü bir evliliği kurtarmak; sadece iki kişinin değil, bazen doğru bir kişinin doğru yaklaşımına bağlıdır. Ve unutulmamalıdır ki: Evliliği yıkan değil, onaran insanlar değerlidir. Batuhan Çelik
❤️ 👍 🌸 🌹 🌼 💚 😔 32

Comments