
Dr. Batuhan Celik
June 18, 2025 at 07:47 PM
Rüyada Allah'ı görmek konusu, itikadi açıdan hassas ve derin bir meseledir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde, "Allah'ı rüyada gören, gerçekten O'nu görmüştür" (Buhârî, Tefsîr 31; Müslim, Rüya 11) buyurmuştur. Ancak bu ifade, bazı âlimlerce mecazi veya manevi bir idrak olarak yorumlanır. Zira Allah'ın zatını bu dünyada müşahede etmek, aklın ve beşerî idrakin ötesindedir. Kur'an-ı Kerim'de, "Gözler O'nu idrak edemez, ama O gözleri idrak eder" (En'am 103) ayeti bu hakikati vurgular.
Rüyada hissedilen ilahi tecelliler, bir lütuf olarak kabul edilse de, bu durum Allah'ın zatıyla değil, isim ve sıfatlarının yansımalarıyla alakalıdır. Mesela bir mümin, rüyasında rahmet, azamet veya hikmet tecellilerini müşahede edebilir; bu, kalbinin safiyetine işaret edebilir. Ancak Allah'ın hakiki zatını görmek, ahirete mahsus bir nimettir.
Bu konuda temkinli olmak, heyecanla hareket etmemek ve rüyaları şeriattan bağımsız yorumlamamak esastır. Niyet halis olunca, rüyalar birer müjde veya işaret olabilir, fakat asıl olan uyanık haldeki takvadır. Allah'ı rüyada değil, kalp gözüyle hissetmek, O'nun emirlerine sarılmak ve ahlak-ı Muhammediye ile yaşamak en büyük bahtiyarlıktır.
Velhasıl, rüyalar manevi alemden süzülen ince ikazlar veya müjdeler olabilir, ancak dinin ölçüleri dışına çıkmamak kaydıyla… Aslolan, daima "Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver"(Bakara 201) duâsıyla yürümektir.
Rüyada Resûlullah’ı görmek, sahih hadislerle sabit bir müjdedir ve onun hakikî suretiyle görüldüğü takdirde bu, bir aldanış değil, ilahî bir ikramdır. Ancak Allah Teâlâ’yı rüyada görmek meselesi, çok daha hassas ve dikkatle yaklaşılması gereken bir konudur.
Allah, hiçbir varlığa benzemez. “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur” (Şûrâ, 11) ayeti bu hakikati apaçık bildirir. Gözlerin göremeyeceği, zaman ve mekânla sınırlanamayacak bir Zât’tır O. Bu yüzden, Allah’ı görmek gibi bir iddia, zihinle değil kalple tartılmalıdır. Çünkü rüya, insanın kalp ve ruh âleminden taşan bir perdedir; ve bazen bu perdede hakikatin simgeleri görünür.
Zatların bazıları, rüyalarında Allah’ı gördüklerini söylemişlerdir. Ancak bu görme, bir şekil veya suretle değil; bir his, bir hal, bir kudret tecellisiyle tarif edilir. Çünkü Allah Teâlâ’nın zatı tasvir edilemez, sınırlandırılamaz. Görülen şey, kişinin gönül âlemine yansıyan bir nur, bir huzur, bir yakınlık hissidir. Zira Allah, kuluna bazen rahmetiyle, bazen cemaliyle, bazen de kelâmıyla tecelli eder; ama asla mahlûkat gibi bir şekille görünmez.
Dolayısıyla rüyada Allah’ı görmek mümkündür diyenler olmuşsa da, bu mutlak manada “Allah’ın Zatını görmek” değildir. Bu, kişinin ruhuna açılan bir pencereyle Rabbinden bir yakınlık emaresi hissetmesi, iç âleminde O’nun varlığını daha derinden duymasıdır. Böyle bir rüya da ancak sahibini bağlar. Ne hüküm bina edilir, ne de bu rüya üzerinden Allah hakkında şekle dair bir yorum yapılabilir.
En doğrusunu Allah bilir. Kul için düşen ise rüyaları değil, uyanıklığı hakikate ulaştıracak bir vesile kılmak; rüyalara değil, Kur’ân’a ve sünnete sarılarak O’na yaklaşmaktır.
Rüyalar geçicidir, Rabbimiz ise her an kalbe nazırdır…
Batuhan Çelik

❤️
👍
🤲
❤
🌹
🌼
♥
❣
🌸
💐
42