Dr. Batuhan Celik
Dr. Batuhan Celik
June 19, 2025 at 06:34 PM
Eğer İki Kişi Arasındaki Sevgide Allah Yoksa... Eğer iki kişi arasındaki sevgi, Allah’ın adıyla başlamamışsa… Eğer o sevginin temelinde ahiret değil de, menfaatler, hevesler, güzellikler, paralar, dünyevi beklentiler varsa… O sevgi bir gün mutlaka çatlar. İki insanın kalbi arasında kurulan sevginin temelinde Allah yoksa, o sevgi geçici bir gölgeden ibarettir. Dünyalıklar, maddi hırslar, nefsani arzular üzerine bina edilen bir aşk, eninde sonunda çürür; yerini huzursuzluğa, bitmeyen tartışmalara, kalp kırıklıklarına ve nihayetinde yalnızlığa bırakır. Çünkü Allah’sız bir sevgi, ruhsuz bir beden gibidir; ayakta duramaz. Fakat iki kalp, Allah için birleşirse, o sevgi sadece bu dünyada değil, ahirette de ebediyete kanat açar. İşte hakiki muhabbet budur! Çünkü Allah’ın adıyla beslenmeyen sevgi, zamanla tükenir. Kalpteki yerini hırs alır, huzurunu kavgalar çalar, umudunu hayal kırıklıkları yutar. O sevgi, ayakta duramaz. Zamanla yıkılır. Ve sonunda, boşanmalar, ayrılıklar, nefretler, pişmanlıklar doğurur. Ama bir sevginin temeli Allah rızasıyla atılmışsa… İki kişi “bu sevgiyi Allah’ın emaneti” bilmişse… O zaman o sevgi sadece bu dünyada değil, ahirette de devam eder. Çünkü Allah için kurulan bağları ölüm bile koparamaz. İşte asıl sevgi budur. İşte ebedi sevgi budur. Kulluğun tadını taşıyan sevgidir bu… Sabırla, merhametle, şükürle yoğrulan sevgidir. İkinci Bir Mesele Daha Var… Bazen insanlar şöyle der: “Eşim ibadetlerini yapıyor ama kalbi çok sert. Namaz kılıyor ama dili diken gibi. Orucunu tutuyor ama bize sabrı yok. Allah'ı dilinden düşürmüyor ama evine zulmediyor.” yani namazı, orucu var, fakat davranışları Müslümanlıktan uzak! Dili ‘Allah’ diyor, ama kalbi zulümle dolu!" İşte bu, ibadetin sadece şekle hapsolduğunun acı bir göstergesidir. İşte burada çok büyük bir yanılgı var. Namaz kılmak, oruç tutmak, başlı başına bir ölçü değildir. Bu ibadetler birer borçtur, birer görevdir. Ama bu görevler seni dindar yapmaz. Çünkü dindarlık, sadece ellerin göğe kalkması değil; Kalbin secdeye kapanmasıdır. O ibadetlerin ardındaki niyetle, düşünceyle, ahlakla ölçülür Senin dindarlığın, düşüncelerindir. Kalbinde ne var, beyninde ne dönüyor, işte asıl oradadır dindarlık. Camide namaz kılıp, sonra camiden çıkınca cemaatin ayakkabısını çalan adam ne kadar ayıp bir şey yapıyorsa, Evinde eşine bağıran, çocuklarına sevgisiz olan, kalbinde kibir taşıyan insan da aynı utancı taşır. İçi başka, dışı başka olan insana ‘münafık’ denir Kur’an’da… Yani suret mümin, sireti zalim olanlara…Özünüzü Düzeltmeden, şekil Sizi Kurtarmaz Dış görünüşünüz mükemmel olabilir: Namazınız düzgün, tesettürünüz tam, orucunuz eksiksiz… Fakat içiniz kin, kibir, haset, benlik ve dünyalık doluysa, bu ibadetler sizi Allah’a yaklaştırmaz, bilakis O’ndan uzaklaştırır. Çünkü Allah, kalplerin ve niyetlerin Rabbi’dir. Dindar olmak demek, sadece namazları yerine getirmek değildir. Dindar olmak, benliği yakıp, hiçliğe ulaşmaktır. "Ben" dediğin her şeyi terk edip, "O" diyebilmektir. Düşüncelerinizi, niyetinizi, ahlakınızı Allah’ın rızasına göre düzeltmedikçe, kıldığınız namazlar sizi kurtaramaz. Önce kalbinizi ıslah edin! Sonra ibadetleriniz anlam kazansın. Çünkü Allah, "Şüphesiz ki Allah, sadece takva sahiplerinin amelini kabul eder." (Maide 27) buyuruyor. O Halde Ne Yapmalı? Namazı göz için değil, kalp için kılmalıyız. Oruçtan sadece midemiz değil, dilimiz ve niyetimiz de nasiplenmeli. Gerçek dindarlık, düşüncelerle başlar. Zihnin kıblesi Allah olmalı. Hayatın mihenk taşı Kur’an olmalı. Ve ancak o zaman insan, dindar olur. Dindar olmak, benliği bırakıp hiçliği kuşanmaktır. “Ben” demeyi bırakıp, “Sen ya Rabbi” diyebilmektir. Sabırla, edep ile, merhamet ile yaşamaktır. İnsanlara değil, sadece Allah’a güvenerek yürümektir. Gerçek dindarlık; insanın kendini, nefesini, niyetini, kelimelerini ve kalbini Allah'a teslim etmesidir. Kuru ibadet değil, yaşanmış teslimiyettir. Allah bizim şeklimize değil, kalbimize bakar. Ve kalpte ne varsa, hayatın ona benzer… Ey insan! İbadetlerin sadece bir adım olsun. Asıl hedef, Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmaktır. Ya her şeyinle hakiki bir Mü’min olacaksın, ya da şekilcilik tuzağına düşüp kendini kandıracaksın. Tercih senin: Ya kalıcı bir sevgi, ya geçici bir aldanış… Ya içi-dışı bir olan bir iman, ya da riyanın karanlığı… Ya benliğini yakıp Hakk’a ulaşmak, ya da nefsin esiri olup yanmak… Allah, samimi olanları sever.Öyleyse, samimiyetle dön! Batuhan Çelik
❤️ 🤲 🌸 🌹 💐 💖 💚 28

Comments