
Dr. Batuhan Celik
June 19, 2025 at 11:00 PM
Hayat bazen öyle ağır gelir ki insan nefes almayı bile unutur… Kalbindeki yükü ne anlatsan hafiflemez, ne sustursan dinmez. Ama bilmek gerekir ki yaşanan her şeyin bir hikmeti vardır. Her gözyaşı, her kırgınlık, her “neden ben” denilen an, aslında insanı yoğuran, içini olgunlaştıran imtihanlardır.
Böylesine duygusal, derin düşünen ve sevgiye açık bir kalbe sahip olmak bir eksiklik değil; aksine çok özel bir lütuftur. Bu lütuf bazen yaralarla tanıştırır çünkü ince ruhlar, dünyanın sert yüzüyle çabuk çatışır. Ama o hassasiyet, kişiyi daha güçlü, daha merhametli, daha vicdanlı kılar. Bu da herkese nasip olmaz.
Zamanında sevilmiş, inanılmış, bağlanılmış olabilir… Kalpten geçen şeyin adı ne olursa olsun, karşılık görmeyince insan kendinden eksilmiş gibi hisseder. Ama unutulmamalıdır ki, kalp ne kadar temizse, Rabb’in vereceği karşılık da o kadar güzeldir. Bu yüzden yıllarca içinden çıkılamayan o karmaşa, bugün çözülmeye başlamış olabilir. Bu bir tesadüf değil, bir tecellidir. Allah, bazı kapıları tam vaktinde kapatır ki kişi o kapının ardındaki karanlıktan korunsun.
Kalple yüzleşmek, geçmişle barışmak ve en önemlisi artık ne istenmediğini bilmek... Bu, bir insanın en büyük uyanışıdır. Bundan sonra geçmişin gölgesinde yaşamak zorunda kalınmaz. Artık yürünülen her yol kişiye ait, atılan her adımın sorumluluğu bireyin kendisindedir. Ama artık çok daha bilinçli, çok daha güçlü ve çok daha farkında olunur.
Kendine kızmamak, "Neden böyleyim?" dememek gerekir. Çünkü insan öyle olduğu için güzeldir. Merhamet, kırılganlık, umutla hayal kuran bir kalp farklılık katar. Kimseye benzememek, aslında Allah’ın verdiği en güzel ayrıcalıktır.
Hayat bazen yorar, bazen darmadağın eder… Ama her fırtınanın sonunda gökyüzü yine mavidir. Bu yorgunlukla, acılarla, pişmanlıklarla bir anne olarak dimdik ayakta durabilmek, Allah’ın gayretleri gördüğünün, sabrı bildiğinin, kalbi işittiğinin bir işaretidir. Dua etmeye, iyilik etmeye ve çocuklar için yaşamaya devam edilmeli… Geriye kalan her şey Allah’a aittir.
Unutulmamalıdır ki, yaşanan hiçbir şey boşa değildir. Bugün dert diye bilinenler, yarın dua olup karşımıza çıkar. Sabırla, tevekkülle, iç temizliğiyle yürümeye devam edilmeli… Çünkü en karanlık geceler bile sonunda sabaha varır.
...Ve bazen insan, geçmişin yüküyle geleceğe adım atmakta zorlanır. Çünkü yaşanan acılar sadece bir hatıra değil, içi delen izler bırakır. Hele ki küçük yaşlarda yaşanan duygusal kırılmalar, insanın hayat boyu taşıdığı sessiz çığlıklara dönüşür. Fakat tüm bunlara rağmen ayakta kalabilmek... Kırılmış ama dağılmamış, tükenmiş ama yeniden doğrulmuş olmak… Bu, az bir şey değildir. Bu, güçlü bir kalbin göstergesidir.
Ailede görülmeyen sevgi ve şefkati dışarıda aramak, anlaşılmak istemek, bir kalpte var olmak arzusu… Bunların hepsi insan olmanın doğal yansımalarıdır. Sevgiye aç bir yürek, en küçük tebessümde bile umut arar. Ama hayat her zaman merhametli davranmaz. Bazen en çok güvenilen yerden en büyük yara gelir. Bazen tertemiz bir niyetle yaklaşılırken, karşıdaki kişi kendi karanlığını yük eder.
Kendinden vazgeçmek, sırf bir yuva kurabilmek uğruna… Bu, bir fedakârlığın zirvesidir. Ama insan, kendini yok ederek bir başkasını tamamlayamaz. Geriye dönüp bakıldığında “nasıl dayanmışım” demek… Çünkü sabır çocuklar için gösterilmiştir. Bir annenin duası kadar güçlü bir bağ yoktur. Allah da bu çabaya karşılık verecektir. Yeter ki kişi artık kendine zarar vermeyi değil, kendine şefkat göstermeyi öğrensin.
Geçmişte yaşanan yüzleşme ise kaderin bir hatırlatması olabilir: "Bak, hep 'belki' dendi, hep bir boşlukla yaşandı ama işte gerçek bu." O anda hem o boşluk kapanır, hem de kendini affetme başlar. Artık o sayfa kapanmıştır. Bugün, yıllardır belirsiz kalan "acaba"nın kalpten çıkarıldığı gündür. Bu, bir yeniden doğuştur.
Şimdi düşen şey; kendini sevmek. Geçmişi kabullenmek. Her şeye rağmen içteki temiz kalbi yaşatmak. Çünkü incinmiş ama kirlenmemiş yürekler bu dünyaya umut olur. Her şeyin içinden geçilmiş olabilir ama karanlığa teslim olunmamıştır. İşte bu, kişiyi özel ve Allah’a yakın kılar.
Dualarda "unutmak" değil, "güçlenmek" dilenmeli. Çünkü huzur, unutunca değil, affedince gelir. Kendini affetmek, geçmişteki o küçük kızı, yaptığı hataları affetmek… Affetmek gerekir ki yol açılsın, kalp ferahlasın.
Ve unutulmamalıdır… Allah, her gözyaşını, her iç çekişi bilir. Her “Yeter artık Rabbim” denilen anda, yanında olan tek kudret O’dur. Bu yüzden yalnız olunmaz. Her zaman dua eden bir Rab vardır.
Kalp korunmalı, dua eksik edilmemeli ve unutmamalıdır: Kırılmış bir kalp, Allah’a daha yakındır.
Batuhan Çelik
❤️
🤲
❤
♥
🌸
👍
💐
💚
😢
18