RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL  WhatsApp Channel

RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL

123 subscribers

About RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL

Her güne risale i nurdan bir parça okumak için bay bayan sohbetlere katılım için 05445696134

Similar Channels

Swipe to see more

Posts

RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
2/6/2025, 6:01:13 AM

Eğer istersen gel, Asr-ı Saâdet'e, Ceziretü'l-Arab'a gideriz. Hayâlen olsun O'nu vazife başında görüp ziyaret ederiz. İşte bak! Hüsn-ü sîret ve cemâl-i sûret ile mümtaz bir Zât'ı görüyoruz ki; elinde mu'ciznümâ bir kitap, lisanında hakaik-âşina bir hitap, bütün benî-Âdem'e, belki cin ve inse ve meleğe, belki bütün mevcûdata karşı bir hutbe-i ezeliyeyi tebliğ ediyor. Sırr-ı hilkat-ı âlem olan muamma-i acîbânesini hal ve şerh edip ve sırr-ı kâinat olan tılsım-ı muğlakını fetih ve keşfederek, bütün mevcûdattan sorulan, bütün ukûlü hayret içinde meşgul eden üç müşkil ve müthiş sual-i azîm olan: "Necisin? Nereden geliyorsun? Nereye gidiyorsun?" suallerine mukni, makbûl cevap verir. Sözler

RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
2/6/2025, 1:28:22 PM

143  Aziz, Sıddık Kardeşlerim! Evvela: Bu şiddetli maddî ve mânevî kışın, sıkıntılı maddî ve mânevî hastalığı vaktinde dünyadan müfarakat ve pek çok alâkadar olduğum Nurcu kardeşlerimden iftirak ihtimalinden gelen elemler beni sıkarken, birden Sıddık Süleyman, Nur Santralı Sabri, umum o havalideki kardeşlerim namına ve nesebî akrabalarımın da hesabına, Abdülmecid ve Abdurrahman manasında buraya geldiler. Cenab-ı Hakka şükrediyorum, onların gelmesi, bir panzehir hükmünde bana ilâç oldu. Ben de buradaki âdetime muhalif olarak ne olursa olsun yanıma davet ettim, geldiler. İki üç saat kadar tam bütün meraklarımı, hususan Barla’daki dostlarımın hallerini anlamakla, Barla’daki eski zamanıma mesrurane bir seyahat-ı maneviye-i hayalî yaptık. Ondan bir ferah, bir inşirahla elîm sıkıntılarım zâil oldu. Onları bir iki gün burada bırakmak isterdim. Fakat bu fena zaman ve buranın evhamlı vaziyeti müsaade etmedi. Bu iki kardeşimizi, umumunuzun hesabına kabul ettim. Ve kendime bedel, umumunuza iki canlı mektup olarak gönderdim. Saniyen: İkinci gün, çok ziyade merak ve alâka peyda ettiğim dârülfünun gençlerinin, üniversite talebelerinin namına, şimdiden, dokuz tane hakikî Nurcu ve küçük Salâhaddinler ve Abdurrahmanlar nev’inde dârülfünunun tenvirine ciddi çalıştıklarını bildiren bir mektup aldım. O küçük Abdurrahmanlar ise, Mustafa Oruç, Konyalı Ziya ve Sabri’nin mahdumu Feyzi ve Bahaeddin, Abdurrahim ve Kastamonulu Ömer ve Aziz ve Şükrü ve Sabri gibi ciddi genç Nurcular Nurlara sahip olmaları, merhum biraderzadem Abdurrahman ve Fuad yeniden on tane olarak dünyaya gelip vazife-i Nuriyeye başlaması gibi beni hem sevindirdi, hem hastalığımı da hafifleştirdi. Salisen: Zülfikar’ın makineyle hitama yaklaşması, Nurcular, belki bütün memleket için bir saadettir. Bu saadeti elden kaçırmamak için, ne kadar ihtiyatlı tedbirler varsa yaparsınız. Eğer, farz-ı muhal olarak –inşaallah olmaz– Ayetü’l-Kübra’ya yapılan tecavüz gibi bir arama olsa, bütün nüshalar tecavüze maruz kalmasın. Gerçi şimdi tecavüz etmezler ve edemezler; belki musalâhaya çalışıyorlar. Fakat gizli zındıklar, kendilerini istikbalin lânetinden kurtarmak için elbette bahaneler arıyorlar ve hüküm ellerinde bulunanları aldatıyorlar. Onun için, hıfz ve inayet-i İlâhiyeye tam itimad ederek ihtiyat edilmeli. İnşaallah

RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
2/3/2025, 9:33:56 PM

hem İttihadçılara, hem Sultan Reşad’a dedim ki: “Şark böyle bir dârülfünuna daha ziyade muhtaç ve âlem-i İslâm’ın merkezi hükmündedir.” O vakit bana vaad ettiler. Sonra Balkan Harbi çıktı. O medrese yeri istilâ edildi. Ben de dedim ki: “Öyleyse o 20 bin altın lirayı Şark Dârülfünununa veriniz.” Kabul ettiler. Ben de Van’a gittim. Ve bin lira ile Van Gölü kenarında Artemit’te temelini attıktan sonra Harb-i Umûmî çıktı. Tekrar geri kaldı. Esaretten kurtulduktan sonra İstanbul’a geldim. Hareket-i Milliyeye hizmetimden dolayı Ankara’ya çağırdılar. Ben de gittim. Sonra dedim: “Bütün hayatımda bu dârülfünunu takip ediyorum. Sultan Reşad ve İttihadçılar 20 bin altın lirayı verdiler. Siz de o kadar ilâve ediniz.” Onlar 150 bin banknot vermeye karar verdiler. Ben dedim: “Bunu mebuslar imza etmelidirler.” Bazı mebuslar dediler: “Yalnız sen medrese usûlüyle sırf İslâmiyet noktasında gidiyorsun. Halbuki şimdi garblılara benzemek lâzım.” Dedim: “O Vilâyât-ı Şarkiye âlem-i İslâm’ın bir nevi merkezi hükmünde, fünun-u cedide yanında ulûm-u diniye de lâzım ve elzemdir. Çünkü ekser enbiya şarkta ve ekser hükema garbda gelmesi gösteriyor ki, şarkın terakkiyâtı din ile kàimdir. HÂŞİYE Başka vilâyetlerde sırf fünun-u cedide okutturursanız da, şarkta her halde millet, vatan maslahatı namına, ulûm-u diniye esas olmalıdır. Yoksa Türk olmayan Müslümanlar, Türke hakikî kardeşliği hissedemeyecek. Şimdi bu kadar düşmanlara karşı teâvün ve tesânüde mecburuz.”

RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
2/5/2025, 5:15:38 AM

Ey hastalık vasıtasıyla hayrat yapamamaktan şekva eden hasta! Şükret, hayratın en hâlisinin kapısını sana açan, hastalıktır. Hastalık mütemadiyen hastaya ve lillah için hastaya bakıcılara sevap kazandırmakla beraber, duanın makbuliyetine en mühim bir vesiledir. Evet, hastalara bakmak ehl-i iman için mühim sevabı vardır. Hastaların keyfini sormak fakat hastayı sıkmamak şartıyla ziyaret etmek, sünnet-i seniyedir; keffaretü'z-zünub olur. Hadîste vardır ki: "Hastaların duasını alınız, onların duası makbuldür." Bâhusus hasta, akrabadan olsa hususan peder ve valide olsa onlara hizmet mühim bir ibadettir, mühim bir sevaptır. Hastaların kalbini hoşnut etmek, teselli vermek, mühim bir sadaka hükmüne geçer. Bahtiyardır o evlat ki peder ve validesinin hastalık zamanında, onların seriü't-teessür olan kalplerini memnun edip hayır dualarını alır. Evet, hayat-ı içtimaiyede en muhterem bir hakikat olan peder ve validesinin şefkatlerine mukabil, hastalıkları zamanında kemal-i hürmet ve şefkat-i ferzendane ile mukabele eden o iyi evladın vaziyetini ve insaniyetin ulviyetini gösteren o vefadar levhaya karşı, hattâ melâikeler dahi "Mâşâallah, bârekellah" deyip alkışlıyorlar. Lem'alar/250

RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
2/3/2025, 9:42:37 PM

Evet dünyaya ait işler, kırılmağa mahkûm şişeler hükmündedir; bâki umûr-u uhreviye ise, gayet sağlam elmaslar kıymetindedir. 📌 Mektubat - 33.sayfa / Bedîüzzaman Said Nursi

RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
2/1/2025, 8:37:02 PM
👍 🤲 2
Image
RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
2/1/2025, 7:10:57 AM

İ'lem eyyühe'l-aziz! {(*): Ehemmiyetli.} İnsan, yaşayış vaziyetince bir dağdan kopup sel içine düşen veya yüksek bir apartmandan düşüp yuvarlanan bir şahıs gibidir. Evet, hayat apartmanı yıkılıyor. Ömür tayyaresi şimşek gibi geçiyor. Zaman da sel dolaplarını süratle çalıştırıyor. Arz sefinesi de süratle giderken تَمُرُّ مَرَّ السَّحَابِ âyetini okuyor. Sefine-i arz süratle yürürken, dünyanın gayr-ı meşru lezzetlerine uzatılan ellere zehirli dikenlerin batacağı düşünülsün. Binaenaleyh o zehirli dünya oklarına bakıp el uzatma. Firakın elemi, telaki lezzetinden ağırdır. Ey nefs-i emmarem! Sana tabi değilim. Sen istediğin şeye ibadet et ve istediğin şeyin peşine düş. Ben ancak ve ancak beni yaratıp şems ve kamer ve arzı bana musahhar eden Fâtır-ı Hakîm-i Zülcelal'e abd olurum. Ve keza kader muhitinde uçan tayyare-i ömre veya hayat dağları arasında açılan uhdud ve tünellerinden şimşekvari geçen zamanın şimendiferine bindirerek, ebedü'l-âbâd memleketinin iskelesi hükmünde olan kabir tünelinin kapısına sevk eden Hâlık-ı Rahmanu'r-Rahîm'den meded istiyorum. Ve keza hiçbir şeyi dualarıma, istigaselerime ve niyazlarıma hedef ittihaz etmem. Ancak küre-i arzı harekete getiren felek çarklarını durdurmaya ve şems ve kamerin birleştirilmesiyle zamanın hareketini teskin ettirmeye ve vücudun şâhikalarından yuvarlanıp gelen şu dünyayı sakin kılmaya kàdir olan kudreti nihayetsiz Rabb-i Zülcelal'e dualarımı, niyazlarımı arz ve takdim ediyorum. Çünkü her şeyle alâkadar âmâl ve makasıdım vardır. Ve keza kalbime vaki olan en ince, en gizli hatıraları işittiği ve kalbimin müyul ve emellerini tatmin ettiği gibi; akıl ve hayalimin de temenni ettikleri saadet-i ebediyeyi vermeye kàdir olan Zat-ı Akdes'ten maada kimseye ibadet etmiyorum. Evet, dünyayı âhirete kalbetmekle kıyameti koparan kudret muktedirdir, âciz değildir. Bir zerre o kudretin nazarında gizlenemez. Şems, büyüklüğüne güvenerek o kudretin elinden kurtulamaz. Evet, onun marifetiyle elemler lezzetlere inkılab eder. Evet, onun marifeti olmazsa ulûm evhama tahavvül eder. Hikmetler illet ve belalara tebeddül eder. Vücud ademe inkılab eder. Hayat ölüme ve nurlar zulmetlere ve lezaiz günahlara tahavvül eder. Evet, onun marifeti olmazsa insanın ahbabı ve mal ve mülkü insana a'da ve düşman olurlar. Beka bela olur, kemal heba olur, ömür heva olur. Hayat azap olur, akıl ikab olur. Âmâl, âlâma inkılab eder. Evet, Allah'a abd ve hizmetkâr olana her şey hizmetkâr olur. Bu da her şey Allah'ın mülk ve malı olduğunu iman ve iz'an ile olur. Evet kudret, insanı çok dairelerle alâkadar bir vaziyette yaratmıştır. En küçük ve en hakir bir dairede, insanın eli yetişebilecek kadar insana bir ihtiyar, bir iktidar vermiştir. Ferşten arşa, ezelden ebede kadar en geniş dairelerde insanın vazifesi, yalnız duadır. Evet قُلْ مَا يَعْبَؤُا بِكُمْ رَبّ۪ى لَوْلَا دُعَٓاؤُكُمْ âyet-i kerîmesi, bu hakikati tenvir ve ispata kâfidir. Öyle ise çocuğun eli yetişemediği bir şeyi peder ve validesinden istediği gibi, abd de acz ve fakrıyla Rabb'ine iltica eder ve Hâlık'ından ister. Mesnevi[Y] - 109

RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
1/31/2025, 6:45:03 AM

📕*Hiç mümkün müdür ki gökte, yerde, karada, denizde; yaş kuru, küçük büyük, âdi âlî her şeyi kemal-i intizam ve mizan içinde muhafaza edip bir türlü muhasebe içinde neticelerini eleyen bir hafîziyet*; *insan gibi büyük bir fıtratta, Hilafet-i Kübra gibi bir rütbede, emanet-i kübra gibi büyük vazifesi olan beşerin Rububiyet-i Ammeye temas eden amelleri ve fiilleri muhafaza edilmesin, muhasebe eleğinden geçirilmesin, adalet terazisinde tartılmasın, şayeste ceza ve mükâfat çekmesin*? *Hayır, Aslâ*!.. *Sözler*

RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
2/1/2025, 8:35:39 PM

ON BİRİNCİ KELİME: وَاِلَيْهِ الْمَص۪يرُ’dir. Yani, “Daire-i huzuruna ve âlem-i bâkîsine ve ahiretine ve sermedî dâr-ı saadetine gidileceği gibi, bütün kâinattaki mahlûkatın mercii Odur. Bütün esbab silsileleri Ona dayanıyor ve kudretine istinad eder ve o kudretinin tasarrufatına birer perdedirler. O kudret-i kudsiyenin izzetini ve haşmetini muhafaza için bütün zâhirî sebepler yalnız birer perdedirler; icadda da hiç tesirleri yoktur. Emir ve iradesi olmazsa hiçbir şey, hatta hiçbir zerre hareket edemez” demektir. Bu kelimedeki hüccete gayet kısa bir işaret ederiz

RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
RİSALE İ NUR YENİASYA İSTANBUL
2/4/2025, 10:11:11 PM

49 [Sabri’nin Yirmi Birinci ve Yirmi İkinci Söz’leri yazdığı vakit yazdığı mektubun bir fıkrasıdır.] Bilumum Risâlâtü’l-Envar her biri ayrı ayrı mevzularda, hadd ü hesaba gelmeyen müşkülleri halletmeleriyle beraber bendeniz şöyle tasavvur ediyorum ki: Nur deryasından nûş etmek isteyen bir kimse, Birinci ve Yirmi Birinci ve Yirmi İkinci Söz’leri alsa, diğerlerine eli yetişmezse dahi maraz-ı kalbîyi def’ ve ref’e, ruhu tenvir ve tesrire kâfi bulunduğu meşhud ve müsellemdir. Zira Birinci Söz tevhid miftahıdır. Yirmi Birin Birinci Şıkkı da mirkat-ı Cennettir. İkinci Şıkkı da emraz-ı kalbiyenin tedavisi için nazirsiz bir şifahane-i eczadır; iksir ilâçlarıyla, bilâistisna herkeste bulunan vesvese marazını tedavi ve kal’ eder. Kalp ve ruhta Kur’ân-ı Hakîm’in ebedî ve nâmütenâhî füyuzat ve envarından gelen revzat-ı inşirahiyeyi küşad ile saadet-i ebediyeye isal edecek bir râh-ı necat ve selâmettir. Yirmi İki ise, Bürhanlarıyla, Lem’alarıyla insan olanın akaid-i diniyesini tahkim ve tarsîne emsalsiz bir rehber bulunduğunu arz ederim efendim. Sabri

Link copied to clipboard!