
| Mevlânâ Gavs-ı Nizam K.S |
2.1K subscribers
Similar Channels
Swipe to see more
Posts

Bu kılıç Merhum Ğavsimizin ks idi. Menzil köyünün son hâlini görünce çok mutlu oldu ve Ğavsi Nizam hz'ne "sana kılıcımı vereceğim" buyurdu, elleriyle verdi... Şu 2 sene içerisinde birçok insan adeta boyunlarını bu kılıca vurdular, bile isteye hemde. Her seferinde "O Hazrete dil uzatmayın!" diye uyardık. Kimse dinlemedi. Bir kıssa nakledelim, hissemize düşeni alalım... "Bir gün Alâeddîn Âbizî'nin gönlünden; "Allah adamlarına dil uzatanlar niçin helak olurlar?" düşüncesi geçti. Bu düşünceler içinde iken sohbet ettiği Abdülkebîr-i Yemenî hazretleri onun bu hâlini anlayıp; "Ey Alâeddîn kardeşim! İki tarafı çok keskin olan bir kılıcı, kabzasından duvara sağlam bir şekilde yerleştirseler, gafil bir kimse de süratle gelerek o kılıca kendisini çarpsa ve boynu kopsa, o kılıcın ne kabahati vardır. Evliya çekilmiş kılıç gibidir. Ona çarpan helak olur. Evliyaya dil uzatan, o kılıca çarpan kimse gibidir. Evliyaya dil uzatan, sıkıntı veren kimseyi evliya affetse bile, Allah teala affetmez ve cezasını mutlaka verir.


Bu ADAMI ve daha nice bu ADAM gibi olanları (yani bizleri) darpla, silah doğrultmayla yıldırabileceğinizi mi zannediyorsunuz? Boynumuzu uzattığımız şu davadan, "mey" ile "sarhoş" edilen bu haşhaşilerin bizi geri döndürebileceğini mi zannediyorsunuz? YENİLDİNİZ.


Yazlık Camii’yi olağanüstü bir mühendislik dehasıyla, hiçbir direk kullanmadan inşa eden Şeyh Mübarek Hazretleri ile; her biri 1.3 milyar liraya mal olan şemsiyeler ile güneşin konumunu dahi hesaplayamayanları aynı kefeye koymak mümkün mü? Güneş nerden vurursa gölgeye doğru kaçarsınız 😃😃😃😃😃 Şeyhim öyle bir feraset sahibi ki size 10 gömlek fazla gelir..😀


Menzil’i ve meşrebimizi hedef alan itham ve iftiralara karşı büyüklerimiz 2 yıl boyunca sabrı telkin ettiler. Maalesef bu itham ve iftiralar o kadar arttı ki kamuoyuna doğru bilgiyi ulaştırma sorumluluğu ortaya çıktı. Bu sorumluluk gereği gerçekler belgeleriyle ortaya konulmuştur. Konu hakkındaki 12 soru ve cevaplarını aşağıdaki linklerden izleyebilirsiniz. *Video linki:* https://youtu.be/zXQGwkA-5-0 _Diğer Mecralar_ Twitter linki: https://x.com/menzilyoluteyit/status/1923371209284108694 Facebook linki: https://www.facebook.com/share/v/1AtXP3KFnS/ Instagram linki: https://www.instagram.com/reel/DJtvMY5KnSn Telegram linki: https://t.me/menzilyoluteyit/5

Tasavvufta rabıta, müridin mürşidine duyduğu muhabbetle başlar ancak asıl hedef, bu muhabbetin Allah’a olan yakınlığa vesile olmasıdır. Mürid, rabıta yaparken mürşidini Allah’a bir ayna gibi düşünür ve onun manevi terbiyesi altında nefsini arındırmaya çalışır. Ancak rabıta, asla bir tapınma veya mürşidi ilahlaştırma değildir. Aksine, müridin ruhani gelişimine yardımcı olan bir araçtır. Bu sebeple, rabıtayı edebe riayet ederek yapmak gerekir. Huşu içinde, sevgi ve hürmetle yapılan rabıta, kişinin manevi yolculuğunu kolaylaştırır. Zikir sırasında da huşu ve edebinizi kontrol ediniz ki, kalbiniz nurlansın ve zikriniz bereketlensin.

Mevlana Gavs-ı Nizam Hazretleri’nin yolu, nefsin terbiyesini esas alır. O, insanın ancak nefsini kontrol altına alarak hakikate ulaşabileceğini vurgulamıştır. “Kalbinizde dünya sevgisi oldukça, Hakk’ın nuru oraya yerleşmez” diyerek gönülleri Hakk’a yönlendirmiştir. O’nun öğretileri, zahirî ibadetlerin ötesinde, kalbi ihlas ve samimiyetle doldurmayı esas alır. Çünkü ona göre insan, yalnızca dış dünyada değil, kendi içinde de bir yolculuğa çıkmalı ve Allah’a giden kapıları açmalıdır.

Rabıta, tasavvufta müridin mürşidi ile kalbi bir bağ kurmasıdır. Bu bağ, müridin manevi tekâmülünde önemli bir rol oynar. Rabıta sayesinde mürid, mürşidinin himmetiyle kalbini arındırır, gafletten uzaklaşır ve Allah’a olan yakınlığını artırır. Bir mürid, zikir çekerken Fatihalardan sonra biraz rabıta yapar, sonra zikrine başlarsa çok fayda görür. Çünkü rabıta, kişinin zihnini ve kalbini dünya meşgalesinden arındırarak, zikrin tesirini artırır. Kalp, rabıta sayesinde huzur bulur ve müridin nazarı dağılmadan zikrine devam etmesi kolaylaşır.

O’nun varlığı, tıpkı enbiyanın elindeki gül gibi, etrafına rahmet ve güzellik yaymıştır. İlmi, hikmeti ve irfanı sayesinde birçok insanın gönlünü aydınlatmış, mana yolunun sırlarını ariflere öğretmiştir. Dervişleri ve sevenleri için bir mürşid-i kâmil olmuş, sözleriyle irşad etmiş, nazarıyla gönüllere şifa sunmuştur.

"Bir mürid, zikir çekerken Fatihalardan sonra biraz rabıta yapar, sonra zikrine başlarsa çok fayda görür. Zikir çekerken huşu ve edebinizi kontrol ediniz. Sultan Muhammed Raşid Hz. (ks.)"